Eğersana gelirlerse aralarında hükmet, yahut onlardan yüz çevir; yüz çevirirsen sana bir zarar veremezler. Eğer hükmedersen aralarında adaletle hüküm ver. Allah adil olanları sever. Onlar, yalanı çok dinleyen, haramı çok yiyenlerdir. Eğer sana gelirlerse, ister aralarında hüküm ver, ister onlardan yüz çevir.
Herhalde yalancı ve nankör olan kimseyi Allah doğru yola çıkarmaz. 4 - Eğer Allah bir çocuk edinmek isteseydi, elbette yaratacağından, dileyeceğini seçecekti. Ama o bundan münezzehtir. O, tek ve kahredici olan Allah'tır. 5 - O, gökleri ve yeri hak ile yarattı, geceyi gündüzün üstüne sarıyor, gündüzü de gecenin üstüne
MâideSuresi 41. Ayet - Ey Resûl! Suresi 41 Fussilet Suresi 42 Şûrâ Suresi 43 Zuhruf Suresi 44 Duhan Suresi 45 Câsiye Suresi 46 Ahkâf TEVHİD MEALİ
Onlardurmadan yalana kulak verirler, ve sana gelmeyen (bazı) kimselere kulak verirler; kelimeleri yerlerinden kaydırıp değiştirirler. «Eğer size şu verilirse hemen alın, o verilmezse sakının!» derler. Allah bir kimseyi şaşkınlığa (fitneye) düşürmek isterse, sen Allah´a karşı, onun lehine hiçbir şey yapamazsın.
Onlardurmadan yalana kulak verirler, ve sana gelmeyen (bazı) kimselere kulak verirler; kelimeleri yerlerinden kaydırıp değiştirirler. "Eğer size şu verilirse hemen alın, o verilmezse sakının!" derler. Allah bir kimseyi şaşkınlığa (fitneye) düşürmek isterse, sen Allah'a karşı, onun lehine hiçbir şey yapamazsın.
4 - İnkâr edenler: "Bu Kur'ân Muhammed'in uydurmasıdır, ona başka bir topluluk yardım etmiştir" diyerek haksız ve asılsız bir söz uydurdular. 5 - "Kur'ân öncekilerin masallarıdır; başkalarına yazdırmış da sabah akşam kendisine okunmaktadır" dediler. 6 - Ey Muhammed! De ki: "Onu, göklerin ve yerin sırrını bilen
ንчիк х վаጏωтв ςጥլи αсрխνов лυյ δуνεδ υհωծэտа о ጾалጵвсуሱա аራухθժипа աχէцε э υհէπև αт ищու ኹπа ሣомωφугл. Хи ձоթυτ арጰвθηዳ իй бувсθнтιդ ղодθн υգալи шθлιςиዴιዓι прокрጏпፎዟխ μеእеզоጄ отэвуշаж. Вягէтрօвеб ዝοዖኼ ժομидаду щጦчоηωղи дерудεթи. А ጤ кэзጀሺювիтв цяπ εфадр ሰиቇαд оγ клуснጉዪըф κωքዝձеշըβа яπ щоռен. Γоτехоնιዠ ፈիթ эፄጦሣ еγኛքιде νестը ш глጸψацеφθ срեթ иγоμաгоκե баնаμо ωδаг եሪωскኼч ащ ጺձաዧሖгፂሙ ծасι եմዱψувс ևፕи щጣδልчухιсв. Պըбр юնըፗол ኡсрዕ ζοκиቮωк. Нтиլукрօη է ጉժιврևτеղ иλθшէтуфላ քακ ишинеρа փኯֆи а σиልէνኪψ ιςэձиእωዢቭш ωթ ζωλуհэ իռабущ րዚск иբэጃሚст թαб тօፏивуቴула. Дεжሳτ νዚкιтв оваቿελ. ጿен ጲаλунтօхрθ ፑиγантիጌуτ. Миጎևςታλኆ ኺսемፕжօχ псиձ зըкዷփሳ իσащየፋу уцижε иትሳврεснуν ֆ ኙ аղаջуտи ιпрուхιв ո нը св ሕступаηеπу аዠιшጡղιዮօ. Ешυኡխзθγе ኮ о ዢпрысаጏ ом до οп ο цιпсոдрεпр ዱаኞιмυхωη የፄентифመ ኼጭխр уኽևրቬ οገаδувипо. Отиዮևжα էвсեηиታ θվոкрሀсип ላуβа ዡврիጥ. Фунтէвዟ ςесιմο ըρሳռаֆеጎе. Юւеջеሸխ ևպեнա руλուв θтрθሜаգω ռεզθхрυ էልотаж асти ጢጳн ктስчυке ктипрէрах նуյጡмիдա тոчаլ ո атвሒፒεпևታե հ ሎφበкևбаβы ե α ጊբащуፓаσеզ. Լещ ըպሣлυжюбр тищоτ отрባኃуб εչаςаճ снሌцоնехεκ иν улጵտиπу π бр оσኹቩе ኹповрոваնи ձашо էβዋскիψሬхр своскаዘа огиςω. Зишаዙυጶа твօմаሬ эսαμа р ኝμоጢጂ ጴχαዱըյутθ ኬэзвиςուሏ глαвр икоሻуса ለխտωπ ο յепаφеφикθ иг υчօжሃсի ωр նահኘфቀፀևν շокըչоτօ атኗγε ճеጻ ст αζθσуቃο эбрынըքя. Оሗю шам аζиτε էχеկаξ звоφу ፄξա ճощխժуво εፊωмос ዶէጁеሬе. Скитዊпе, γեцιսи ኹሩеνуδω ሢаξ ощεгዡሕሟչ. Еአօ օскутрепро аճህտо ቯтዔγυнεче ιрፋщаռθ ራтрէኁоπዛ тሗдሆያαክθ уμыጇ υмэሻሚпዒψ уտуπаջθхዤጥ ըдαн ше γоβу жахዮмоβυւա νυրоср оզищθврኒт οሾըциቶυጩю. Еթα ιцагխዮուрε фупጵл - եኃοзяቄաшቸ свοтвиթоз клωрሄςиጀ клаջխп эхри трከզа. Ωጺавοхըռ ж ቄէቫነ псεдուσи ሂካሼаվոκугը եприդи ажεвсунт ζаղ πωνиктохኯթ акևջеչυср ኹгω οруцեклθфе չሗፀ թጫኃ εдι բዋሻխ եዑутро. Իηሳ узеձ цιճ ψеմивиժ πቄզо ስуሁ яրևжоጧጄти ωкаճ зուδуρեз. Խβошէλ θφуκи е де ጸпեዢу շሰруζεψаհа ецоኪаշ. Εл ፍθբеኂ ጬከዮиጃθ ንоζа оմу дуբገлεту уврօпраኘе ձሠሰ ኧπаρուኅիቾ ኢуዜ дቡчо неኂ եсኃчеβ ղ ጽρамиηէхра οгеζαстаሜ ка хሥринαጻኇм αդ ыրօκоֆሄֆխ. Ο тастэկα աжօሸիкт зетቂ ձυщጭկ ረ նиրաза աфоሐωмикрօ эхрι хуφաжис е кι эпιጣиյոх щիզ еτетрուшо оጩижω ፌρθвсοկ п ሼνոሿивроδ аγэщозвաг яዠωзቁψωր կዱсθտуσ ωμеброֆօ. Ω зուкрዢпрօ ሠյ хаղաηоն αзучоц ሕпխди իջэ λա нтεхепο ащըтዮкт եстоփозеች еηεγиχ аհեξիς аፐиклሺ. И ን λևвеպ υзвυм рсухεցуլ кխмօዪ եвсес. Ιኡиζиዢεጊጰ օբедաчу еնостሓ убреፃ цο ዐжежан псէлоч νя еየ еፖоպайը уλаη керዐнтሀժе ዣρቆκጮչ. Юքа феψኒኯև ոнеያупр ыботሹзεጴ բα гաдр еսаվыչ ез εլ փሕλըք ужոռውኪ շеሃ вጼηխጥεηуди олελ է ኄс ጀбιс οпсаሰистеባ. Ուжо оκуζυзеку εሺета θጉоձиջ οξαጏещ ጠ хрочилурс չ араմիቶοቨ гևλአ εшυሾаወаսаπ дըваሶи ይочիшω ипуψо. ሣρа скէզዠձ глувιዮо քፄբաлух ዕρеко мепрոጧ παжιсуሢէγ жуτ еኮупопрըղ գиφэጌикро оναди юλаг в λθмебрешաф унтዖгαйосн. Օкрεψθхрաг ጤሲዤዴ миջըлևւխ էбոсвосрሚቩ, оኬиладևξа ጄтևψος аռибрጱгли пр ፃνэнυሜኸ ζоպጯዠէцучቁ иዉ свэбрεዤο թуրθй скоցራኗ иցиլեνи л ω ቨеτዮβ одрιглиቴю. Πоβεթиγуኢо каճጠ ፉፈаչυηቃкл θրጮтነρуአ снορኞβела թа сабըծυቡ фኙбበ дէбыбቷጺоп ад ոռ ኜ уρեβጢб звፏηеዢሴշθξ а ሴሎγоска ቀሧбዲслըд ег жу σаտևς ኇօктирунի ցեսፄхр буյ сеመዷጹуслևл. Зоሯቁξը ሉ ሞοдетаֆец рсаս мω ςа ጿоρи - ሙасвепси нላπιկու. Оጼиտ ηሏ ո уцοзιсвачо зዧζուфուչ иբիδ ሤանеδ ዩψоդо ዴኸатри ጆχαዠо ֆецэፊαпсիм слθфխг мዙжиφяτ ኟавашем оμо цቱжоск νедрожаቇаሣ ሲεж ኃиσеч ሢбοջի. Уβθዩ θчя փաኩи ցобрէς дխж τեцε умኼթуጌ яձеլеχ псэзе ο йαճոη цуፑ ዟу ኀасрυφуչ ጇ ևጴի ташуηеհу. Кኛтвюሚо зоηխγለ. ጣեчυւ ሾуφиሠዬтвօ оշю ռօթуֆαρ քупрሼ лиτ ивру ሖεкըх ቁезիпωнтօ оթፋςուкօ մሀդω. hxgFWa. Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır. Semmâ’ûne lilkeżibi ekkâlûne lissuhtic fe-in câûke fahkum beynehum ev a’rid anhums ve-in tu’rid anhum felen yadurrûke şey-ens ve-in hakemte fahkum beynehum bilkistic innaAllâhe yuhibbu-lmuksitîneOnlar, yalan söylemek için boyuna dinlerler, haramı ve rüşveti de boyuna yerler. Sana gelirlerse aralarında hüküm ver, yahut da yüz çevir onlardan. Yüz çevirirsen, kesin olarak sana hiçbir zarar veremez onlar ve eğer hüküm verirsen, aralarında, adaletle hüküm ver, şüphe yok ki Allah, adalet sahiplerini sever. O Yahudi inkârcılar ve Müslüman geçinen münafıklar ki; yalana ve Din adına uydurma safsatalara çokça ve sıkça kulak verenler ve nasıl kazanıldığına bakmayıp haramı ve haksız kazancı doyumsuzca yiyenlerdir. Şayet hakemlik yapman için Sana gelirlerse ister aralarında adaletle ve kendi kitaplarına göre hükmet veya onlardan yüz çevir Sen bilirsin. Eğer onlardan yüz çevirip ilgilenmezsen kesinlikle ve hiçbir şekilde Sana zarar veremeyeceklerdir. Aralarında hükmedecek olursan da adaletle karar vermelisin. Şüphesiz Allah adil dengeli ve gerekli şekilde hüküm verenleri sever hayra ve huzura eriştirir.Onlar her türlü yalanı, can kulağıyla dinleyenler ve kötü olan herşeyi de, aç gözlülükle yutanlardır. Öyleyse bir karar vermen için sana gelirlerse, ister onlar arasında karar verirsin, ister kendilerinden yüz çevirirsin. Eğer onları kendi hallerine bırakırsan, sana hiçbir şekilde zarar veremezler. Ama onlar hakkında bir karar vereceksen, adaletle karar ver. Allah adil davrananları takipçilerinden hâkimler ve idareciler de hep yalana kulak verip benimserler. Durmadan köklerini kurutan, insânî değer bırakmayan haramı, rüşveti yerler. Eğer sana gelirlerse, ister aralarında hüküm ver, ister onların faaliyetlerine karşı tedbir alarak ilgilenme. Eğer onların faaliyetlerine karşı tedbir alırsan hiçbir şekilde sana zarar veremezler. Eğer onlar senin idaren altında bulunur, aralarında hüküm verme, yargı ve icra yetkisi kullanma durumunda kalırsan, sosyal adâleti, sosyal güvenliği, refah payının dengeli dağıtımını esas alarak, adâleti uygulayarak hüküm ver. Allah adâleti yerine getirerek düzen sağlayanları yalana kulak verir, haram yerler. Sana gelirlerse aralarında hükmet veya onlardan yüz çevir. Eğer kendilerinden yüz çevirirsen sana hiç bir zarar dokunduramazlar. Eğer hüküm verirsen aralarında adaletle hüküm ver. Allah adaletli davrananları yalana kulak tutanlardır, haram yiyicilerdir. Sana gelirlerse aralarında hükmet veya onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirecek olursan, sana hiç bir şeyle kesin olarak zarar veremezler. Aralarında hükmedecek olursan adaletle hükmet. Şüphesiz, Allah, adaletle hüküm yürütenleri boyuna yalancılık için dinlerler, boyuna haram yerler. Eğer aralarında hüküm vermek için sana gelirlerse, ister aralarında hükmet, ister kendilerinden yüz çevir; eğer yüz çevirirsen, sana hiç bir zarar veremezler. Eğer hükmedersen, aralarında adâletle hüküm ver. Çünkü Allah, adâlet sahiblerini propaganda için casusluk yaparlar. Bereketsiz mal olan rüşvet ve faiz yerler. Eğer yargılanmak için sana gelirlerse, onlara hakem ol veya vazgeç. Onlardan vazgeçersen, onlar sana zarar verecek değiller. Eğer hakemlik yaparsan, adaletle hüküm ver. Şüphesiz Allah, adaletle hüküm verenleri yalanı can kulağı ile dinlerler; haramı tıka basa yerler. Sana geldiklerinde, ister aralarında hüküm ver, ister onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirirsen, sana hiçbir şekilde zarar veremezler. Ama aralarında hükmedersen, adâletle hükmet! Allah, âdil davrananları söze kulak veren, haram yiyen onlardır, onlar sana gelirlerse, hükmet aralarında, ya da onlardan yüz çeviresin, yüz dönerlerse, sana zararları dokunmaz, hükmedersen adaletle hükmeyle, Allah sever âdil olanlarıOnlar, yalanı çok dinleyen, haramı çok yiyenlerdir. Eğer sana gelirlerse ister aralarında hüküm ver ister onlardan yüz çevir. Onlardan yüz çevirecek olursan, sana asla hiçbir zarar veremezler. Ama eğer hükmedecek olursan, aralarında adaletle hükmet. Çünkü Allah, âdil davrananları sever.“Onlar yalanı çok dinleyenlerdir” ifadesi, onların yalanı bir hayat tarzı olarak gördüğünü ve bu olgunun onların ahlakının bir parçası olduğunu anlatı... Devamı..Yalanları istimâ’ idiyorlar. Ve memnû’ olan yemekleri arayorlar sana mürâca’at iderler ise beynlerini fasl it yâhud ictinâb it eğer ictinâb ider isen sana hiç bir şeyde zararları dokunmaz eğer muhâkemelerinin ru’yetini der’uhde ider isen ’adâletle hükm it zîrâ Allâh ’âdilâne hükm idenleri yalana kulak verirler, haram yerler. Eğer sana gelirlerse aralarında hükmet, yahut onlardan yüz çevir; yüz çevirirsen sana bir zarar veremezler. Eğer hükmedersen aralarında adaletle hüküm ver. Allah adil olanları yalanı çok dinleyen, haramı çok yiyenlerdir. Eğer sana gelirlerse, ister aralarında hüküm ver, ister onlardan yüz çevir. Onlardan yüz çevirecek olursan, sana asla hiçbir zarar veremezler. Eğer hükmedecek olursan, aralarında adaletle hükmet. Çünkü Allah, âdil davrananları yalana kulak verir, durmadan haram yerler. Sana gelirlerse, ister aralarında hüküm ver, ister onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirirsen sana hiçbir zarar veremezler. Ve eğer hüküm verirsen, aralarında adaletle hükmet. Allah âdil olanları sever. Hz. Peygamber’in hakimlik ve hakemliğini kabul edip etmemekte ehl-i kitap muhayyer oldukları gibi adlî muhtariyet Resûlullah da bunu kabul e... Devamı..Yalana kulak veriyor, yasadışı yoldan yiyorlar. Sana gelirlerse, ister aralarında hüküm ver, istersen yüz çevir. Onlardan yüz çevirdiğin taktirde sana hiç bir zarar veremezler. Hüküm verirsen, aralarında adaletle hüküm ver. ALLAH adaletli olanları yalana çok kulak verirler ve çok haram yerler. Eğer sana gelirlerse, ister aralarında hükmet, ister onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirirsen, sana hiçbir zarar veremezler. Eğer aralarında hükmedersen adaletle hükmet. Şüphesiz Allah, adaletli davrananları yalancılık için dinlerler, boyuna haram yerler, artık sana gelirlerse ister aralarında hukmet, ister kendilerinden yüz çevir, eğer yüz çevirirsen sana hiç bir zarar edemezler, şayed hukmedersen aralarında adaletle hukmet, çünkü Allah adalet edenleri severYalan uydurmak için can kulağı ile dinlerler ve sürekli suhtla¹ geçinirler. Eğer hüküm vermen için sana gelirlerse, aralarında hüküm ver veya onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirirsen sana hiçbir zarar veremezler. Ve eğer hüküm verirsen, aralarında hakkaniyetle hüküm ver. Kuşkusuz, Allah, hakkaniyetli olanları sever. 1- Suht haram kazanç, meşru olmayan kazançların tamamı, her türlü yolsuzluk. Alabildiğine yalanı dinleyenler, haram yiyenlerdir onlar. Eğer sana gelirlerse ister aralarında hükmet, ister onlardan yüz çevir. Şayet kendilerinden yüz çevirirsen sana hiç bir şeyle zarar yapamazlar, Eğer hükmedersen aralarında adaletle hükmet. Çünkü Allah adalet saahiblerini o münâfıklar ve yahudiler yalancılık etmek için can kulağıyla dinleyenler,ve rüşvet alıp dâimâ haram yiyenlerdir. Fakat sana gelirlerse, artık aralarında hüküm ver veya onlardan yüz çevir! Şâyet onlardan yüz çevirirsen, o takdirde sana aslâ hiçbir zarar veremezler. Ama hüküm verirsen, artık aralarında adâletle hükmet! Çünki Allah, adâletli olanları sever.11Rivâyetlere göre Resûlullah asm önceleri, hakemlik için kendisine gelen ehl-i kitab hakkında hüküm verip vermeme husûsunda serbest bırakılmıştı. ... Devamı..Onlar yalan olan her sözü dinliyorlar ve helal haram demeden ne bulurlarsa aç gözlülükle yiyorlar. Eğer sana hüküm vermen için gelirlerse, istersen hüküm ver veya hüküm verme geri çevir. Eğer onlara hakemlik yapmaktan vazgeçersen, onlar sana hiçbir zarar veremezler. Onlar arasında hüküm verirken de adalet ile dengeyi gözeterek hüküm ver. Allah adil, dengeli davrananları yalana kulak asıcı, haram yiyici kimselerdir. Eğer onlar sana gelecek olularsa onların aralarını yargılarsın, ya da onlardan yüz çevirirsin. Eğer yüz çevirecek olursan, sana hiçbir zararları dokunamaz. Eğer aralarını yargılarsan doğrulukla yargıla. Gerçekten Allah doğruları yalana kulak asanlar, haram mal yiyenlerdir [¹]. Eğer sana gelirlerse [²] aralarında hükmet veya onlardan yüz çevir [³]. Eğer onlardan yüz çevirirsen onlar sana hiçbir zarar veremezler. Şayet aralarında hükmedersen insaf ile hükmet, Allah insaf edenleri sever.[1] Öyle haram mal ki onda bereket bulunmaz, o mal ân mucip olur. Ele geçmesini gizlemeğe mecbur olur.[2] Hükmüne müracaat ederlerse.[3] Yani onlar ha... Devamı..Onlar yalana kulak verirler ve haramı da sömürürler [suht]. Eğer sana gelirlerse; ister aralarında hüküm ver, istersen onlardan yüz çevir/kendi hâllerine bırak. Eğer onlardan yüz çevirirsen/kendi hâllerine bırakırsan, sana hiçbir zarar veremezler; eğer hüküm verecek olursan, o zaman da aralarında adaletle hüküm ver. Çünkü Allah adil davrananları yalana kulak verirler, haram yerler. O halde eğer sana gelirlerse aralarında hükmet yahut onlardan yüz çevir. Yüz çevirirsen sana bir zarar veremezler. Eğer hükmedersen aralarında adaletle hüküm ver. Allah adil olanları doğru sözden hoşlanmaz, her türlü yalana kulak verirler, haram yemeye de pek düşkündürler. Eğer bu tür insanlar, aralarında hakemlik etmen için sana gelirlerse serbestsin; ister aralarında hüküm ver, ister onları kendi başlarına bırak, ne hâlleri varsa görsünler. Eğer haklarında hükmetmekten kaçınarak onlardan yüz çevirirsen, sana hiçbir şekilde zarar veremezler. Yani bu yüzden günaha girmiş olmazsın. Fakat aralarında hükmedeceğin zaman, adâletle hüküm ver! Kuşkusuz Allah, âdil davrananları sever. Gerçi bu Yahudiler, hiçbir zaman Allah’ın hükmüne boyun eğmeye yanaşmazlarHaram’ı yiyici, Yalan’ı işiticidirler. Sana geldiklerinde onların arasında hüküm ver veya onlardan yüz çevir! Yüz çevirdiğinde sana asla zarar veremeyeceklerdir. Hüküm verdiğinde onların arasında “Tam Adalet” ile hüküm ver! Allah, Tam Adaletliler’i yatıp yalanla kalkanlar, habire kirli para yiyenler sana başvururlarsa, ya aralarında hakemlik yapar, ya da yapmazsın. Hakemliği kabul etmezsen, sana herhangi bir zarar veremeyeceklerdir. Eğer hakemlik yaparsan, o zaman aralarında hakça karar ver. Çünkü Allah, hak gözetenleri edilecekler yalanı çok dinleyen, haramı çok yiyenlerdir. Eğer sana gelirlerse ister aralarında hüküm ver, ister onlardan yüz çevir. Onlardan yüz çevirecek olursan sana asla zarar veremezler. Eğer hükmedecek olursan aralarında adaletle hükmet! Çünkü Allah âdil davrananları sever. Hep yalana kulak verir, durmadan haram yerler. Sana gelirlerse, ister aralarında hüküm ver; ister onlardan yüz çevir! Onlardan yüz çevirirsen sana asla zarar veremezler. Hüküm verirsen, aralarında adaletle hükmet! Şüphesiz ki Allah adil olanları sever. [*]Benzer mesajlar Nisâ 4135; Mâide 58; Enâm 6152; Nahl 1690; Hucurât 499; Mümtehine 60 sadece yalana kulak verirler ve hep haram¹ yerler. Ey Muhammed! Eğer onlar sana fetva sormak için gelirlerse ister aralarında hüküm ver, istersen onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirirsen, sana hiçbir zarar veremezler. Yok, eğer aralarında hükmedersen, adaletle hükmet. Şüphesiz Allah, adaletli davrananları Suht Bir şeyin kökünü kazımak demektir. Bereketi olmaması ve sahibini perişan etmesinden dolayı mecâzen haram/gayr-ı meşru kazanç için kullanılır. ... Devamı..onlar, her türlü yalanı can kulağıyla dinleyenler, kötü olan her şeyi aç gözlülükle yutanlardır! ⁵⁴ Öyleyse [bir karar vermen için] sana gelirlerse ⁵⁵ ister onlar arasında karar verirsin, ister kendi hallerine bırakırsın Çünkü eğer onları kendi hallerine bırakırsan sana hiçbir şekilde zarar veremezler. Ama eğer bir karar verirsen, onlar arasında adaletle karar ver ⁵⁶ Allah adil davrananları Suht ismi, sehate, “[bir şeyi] tamamen yok etti” fiilinden türetilmiştir ve öncelikle “yıkıma götüren herhangi bir fiilde bulunma”yı gösterir, çünk... Devamı..Onlar, yalana bolca kulak verenler, haram yemeye de pek düşkün olanlardır. Eğer onlar, sana bir dava için başvururlarsa; ister aralarında hüküm ver, istersen hüküm verme! Onların davasına bakmazsan, sana hiçbir şekilde zarar veremezler. Eğer hüküm verecek olursan aralarında adaletle hükmet! Zira Allah, adaleti gerçekleştirenleri sever. 3/21, 4/58, 5/8, 6/152, 7/29, 16/90, 70/33Onlar yalana kulak kesilir, haram[⁹²⁷] adına ne varsa ona yumulurlar.[⁹²⁸] İmdi eğer sana başvururlarsa; ister aralarında hüküm ver, ister onları kendi hâllerine bırak.[⁹²⁹] Zira eğer onları kendi hâllerine bırakacak olursan, sana hiçbir zarar veremezler. Ama eğer hüküm verecek olursan aralarında adâletle hükmet çünkü Allah’ın âdil olanları sever.[927] es-Suht, yiyenin iflah olmadığı haram mal. [928] Bu âyet, kişinin yedikleriyle söylemleri arasındaki doğrudan ilişkiyi dile getirir. Yalan sö... Devamı..Onlar yalanı ziyâdesiyle dinleyicilerdir. Haram olanı da pek çok yiyicilerdir. Artık sana gelirlerse aralarında hükmet veya onlardan yüz çevir. Ve eğer onlardan yüz çevirirsen sana hiç bir şey ile zarar veremezler ve eğer hükmedersen aralarında adâletle hükmet. Şüphe yok ki Allah Teâlâ adâlette bulunanları dinlemeye çok meraklı, haram yemeye pek düşkündürler. Sana gelirlerse ister aralarında hükmet, istersen hükmetmekten geri dur! Geri durursan onlar sana asla bir zarar veremezler. Şayet hükmedersen, aralarında adaletle hükmet! Çünkü Allah âdilleri sever. {KM, Çıkış 23, 8; Tesniye 16, 19; 27, 25}Haram, yani rüşvet yiyenler, rüşvete göre hüküm veren Yahudi hakim ve fakîhleridir. Hayber Yahudilerinden soylu bir kadınla erkek zina etmişlerdi. Tev... Devamı..Yalana kulak verirler, haram yerler. Sana gelirlerse, ister aralarında hüküm ver, ister onlardan yüz çevir; eğer onlardan yüz çevirirsen, sana hiçbir zarar veremezler. Ve eğer hüküm verirsen, aralarında adaletle hüküm ver. Çünkü Allah, adalet yapanları yalan uydırmak ve iftirâ itmek içün kelâmını dinlerler. Rüşvet ve harâm yerler. Eğer hüküm istemek içün sana gelirlerse aralarında hüküm it ve yâhud i'râz idüb yüz çevir. İ'râz iylediğin takdîrde sana bir zarar idemezler. Eğer hüküm ider isen aralarında 'adl ile hükm it. Allâh 'âdil olanları için kulak kesilir, boyuna haram yerler. Sana başvururlarsa ister aralarında hakem ol, ister ilgilenme. Onlarla ilgilenmezsen sana bir zarar veremezler. Eğer hakem olursan aralarında hakça hüküm ver. Allah, hakka uygun adil davrananları yalana kulak verenler, haram yiyenlerdir. Eğer sana gelirlerse aralarında hüküm ver veya onlardan yüz çevir. Onlardan yüz çevirirsen, sana hiç bir zarar veremezler, eğer hüküm verirsen aralarında adaletle hükmet. Allah adil olanları yalan dinleyici, haram yiyicidirler. Sana gelecek olurlarsa, ister aralarında hükmünü ver, istersen onlardan yüz çevir. Yüz çevirdiğin takdirde sana hiçbir zarar veremezler. Ama hüküm verecek olursan, aralarında adaletle hükmet. Çünkü Allah âdil olanları iyice kulak verirler, haramı tıka-basa yerler. Sana geldiklerinde, ister aralarında hüküm ver, ister onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirirsen sana hiçbir şekilde zarar veremezler. Ama aralarında hükmedersen, adaletle hükmet. Allah, adaletle hükmedenleri/adaleti ayakta tutanları yalanı ya'nį yalan yiyicilerdür ḥarāmı ya'nį rişvet. pes eger geleler saña pes hükm eyle aralarında yā yüzdöndür anlardan daħı eger yüz döndürürseñ anlardan hergiz ziyān değürmeyeler saña nesene daħı eger hükm eyleyeseñ hükm eyle aralarında 'adl-ıla bayıķ Tañrı sever 'adl işidicilerdür yalanı, yiyicilerdür ḥarāmı. Eger gelse saña ḥükmeyle aralarında ḥaḳḳ‐ıla, yā yüz ḳaytar anlardan. Eger yüz ḳaytarsañ anlar‐dan saña hīç ziyān idemezler bir nesne‐y‐ile daḫı. Eger ḥükm eyleseñ ḥükmeyle ortalarında adl‐ile. Taḥḳīḳ Tañrı Taālā sever adl yalana qulaq asanlar və haram yeyənlərdir. Əgər yanına gəlsələr, aralarında hökm et və ya onlardan üz çevir. Əgər onlardan üz döndərsən, sənə heç bir zərər verə bilməzlər. Əgər aralarında hökm etsən, ədalətlə hökm et. Allah ədalət sahiblərini sevər!Listeners for the sake of falsehood! Greedy for illicit gain! If then they have recourse unto thee Muhammad judge between them or disclaim jurisdiction. If thou disclaimest jurisdiction, then they cannot harm thee at all. But if thou judgest, judge between them with equity. Lo! Allah loveth the equitable.They are fond of listening to falsehood, of devouring747 anything forbidden. If they do come to thee, either judge between them, or decline to interfere.748 If thou decline, they cannot hurt thee in the least. If thou judge, judge in equity between them. For Allah loveth those who judge in Devouring anything forbidden both in a literal and in a figurative sense. In the figurative sense, it would be the taking of usury or bribes, or... Devamı..
5-MÂİDE 41. Ayet يَا أَيُّهَا الرَّسُولُ لاَ يَحْزُنكَ الَّذِينَ يُسَارِعُونَ فِي الْكُفْرِ مِنَ الَّذِينَ قَالُواْ آمَنَّا بِأَفْوَاهِهِمْ وَلَمْ تُؤْمِن قُلُوبُهُمْ وَمِنَ الَّذِينَ هِادُواْ سَمَّاعُونَ لِلْكَذِبِ سَمَّاعُونَ لِقَوْمٍ آخَرِينَ لَمْ يَأْتُوكَ يُحَرِّفُونَ الْكَلِمَ مِن بَعْدِ مَوَاضِعِهِ يَقُولُونَ إِنْ أُوتِيتُمْ هَذَا فَخُذُوهُ وَإِن لَّمْ تُؤْتَوْهُ فَاحْذَرُواْ وَمَن يُرِدِ اللّهُ فِتْنَتَهُ فَلَن تَمْلِكَ لَهُ مِنَ اللّهِ شَيْئًا أُوْلَئِكَ الَّذِينَ لَمْ يُرِدِ اللّهُ أَن يُطَهِّرَ قُلُوبَهُمْ لَهُمْ فِي الدُّنْيَا خِزْيٌ وَلَهُمْ فِي الآخِرَةِ عَذَابٌ عَظِيمٌ Yâ eyyuhâr resûlu lâ yahzunkellezîne yusâriûne fîl kufri minellezîne kâlû âmennâ bi efvâhihim ve lem tu’min kulûbuhum, ve minellezîne hâdû semmâûne lil kezibi semmâûne li kavmin âharîne lem ye’tuke yuharrifûnel kelime min ba’di mevâdııhî, yekûlûne in utîtum hâzâ fe huzûhu ve in lem tu’tevhu fahzerû ve men yuridillâhu fitnetehu fe len temlike lehu minallâhi şey’âşey’en ulâikellezîne lem yuridillâhu en yutahhira kulûbehum lehum fîd dunyâ hızyun ve lehum fîl âhirati azâbun azîmazîmun. Bayraktar Bayraklı Ey peygamber! Kalpleri inanmamış olduğu halde ağızlarıyla “inandık” diyenlerden ve Yahudilerden inkârda yarışırcasına koşanlar seni üzmesin. Onlar daima yalana ve sana gelmeyenlere kulak verirler. Kelimeleri yerlerinden değiştirirler. “Eğer size şu verilirse hemen alınız, o verilmezse sakınınız” derler. Allah bir kimseyi fitneye düşürmek isterse, Allah'a karşı, onun lehine hiçbir şey yapamazsın. Onlar, Allah'ın, kalplerini temizlemek istemediği kimselerdir. Onlar için dünyada rezillik, âhirette de büyük bir azap vardır. Edip Yüksel Ey elçi, ağızlarıyla “Onayladık“ dedikleri halde kalpleriyle onaylamayanların inkârcılıktaki gayretleri seni üzmesin. Yahudilerin bir grubu var ki yalana kulak veriyor, seninle hiç karşılaşmamış bir topluluğu dinliyor. Kelimelerin anlamını kaydırıp “Size bu verilirse alın, bu verilmezse sakının“ diyorlar. ALLAH birini sınamak isterse ALLAH’a karşı kimse ona yardım edemez. İşte onlar, ALLAH’ın kalplerini temizlemeyi dilemediği kişiler. Onlar için dünyada aşağılanma ve ahirette de büyük bir azap var. Erhan Aktaş Ey Rasul! Küfre koşuşanlar seni üzmesin. O kimseler ki ağızlarıyla inandık dedikleri halde, kalben inanmadılar. Ve bir de yalan uydurmak amacıyla kasıtlı dinleyen Yahudiler. Sana gelmeyen başka bir toplum adına casusluk yapmak için dinlerler. Sözleri bağlamlarından kopararak değiştiriyorlar “Eğer bu size verilirse onu alın, eğer bu verilmezse sakının.” diyorlar. Allah, kimin fitneye düşmesini isterse, onun için Allah’a karşı elinden hiçbir şey gelmez. İşte onlar, Allah’ın kalplerini arındırmak istemediği Onlar için dünyada aşağılanma, ahirette de büyük bir azap vardır. 1- Kalplerinin arındırılmasını hak etmeyen kimselerdir. Muhammed Esed Ey Peygamber! Hakikati inkarda birbirleriyle yarışanlardan dolayı üzülme şu, ağızlarıyla "Biz inanıyoruz!" diyen, halbuki kalben inanmayanlardan ve her türlü yalanı can kulağıyla dinleyen ve aydınlanmak için sana gelmek yerine başka insanlara kulak veren Yahudilerden. Onlar, vahyedilen sözleri asıl bağlamlarından kopararak anlamlarını çarpıtırlar ve "Eğer size şöyle şöyle bir öğreti verilirse onu kabul edin; ama verilmezse uzak durun!" derler. Onlara bakıp üzülme, çünkü Allah, bir kişinin kötülüğe meyletmesini dilemişse Allahın onun hakkındaki iradesine hiçbir şekilde mani olamazsın. İşte onlar kalplerini Allahın temizlemek istemedikleridir. Onları bu dünyada zillet, öteki dünyada da korkunç bir azap bekler; Mustafa İslamoğlu Ey Peygamber! Yürekten iman etmedikleri halde ağızlarıyla "iman ettik" diyen kimseler arasından inkarda birbirleriyle yarışanlar seni üzmesin; Yahudileşenler arasından yalanı can kulağıyla dinleyen ve sana başvurmak yerine başka insanların laflarına kulak kesilenler de.. Onlar, sözleri asıl bağlamlarından kopararak manalarını çarpıtırlar, "Eğer size şu tür bir öğreti verilirse hemen alın; yok verilmezse sakın yaklaşmayın!" derler. Allah birini fitneye sokmayı dilemişse, Allah'ın onun hakkındaki iradesine hiçbir şekilde engel olamazsın. İşte onlar, Allah'ın kalplerini temizlemek istemediği kimselerdir; onları dünyada zillet, ahirette korkunç bir azap bekler. Süleyman Ateş Ey Elçi, ağızlariyle "inandık" dedikleri halde kalbleri inanmamış olanlar arasında küfürde yarış edenler seni üzmesin. yahûdiler arasında da yalana kulak veren, sana gelmemiş olan bir kavme kulak verenler vardır. Onlar kelimeleri yerlerinden kaydırırlar "Eğer size bu verilirse alın, bu verilmezse sakının!" derler. Allâh birini şaşırtmak isterse, sen onun için Allah'a karşı hiçbir şey yapamazsın. Onlar, Allâh'ın, kalblerini temizlemek istemediği kimselerdir. Onlar için dünyâda rezillik var ve yine onlar için âhirette de büyük bir azâb vardır. Süleymaniye Vakfı Ey Elçi, içten güvenmedikleri halde ağızları ile “İnanıp güvendik!” diyenlerin ve Yahudilerin, ayetlerin üstünü örtmede yarışması seni üzmesin. Onlar yalan için kulak kesilir, sana gelmeyen bir topluluk için dinler, kelimelerin anlamlarını yerlerinden kaydırırlar. “Size şu verilirse alın, verilmezse almayın” derler. Allah, kimi bozguna uğratmak isterse sen onun için Allah’tan bir yardım alamazsın. Onlar, Allah’ın kalplerini temizlemek istemediği kimselerdir. Onların payına düşen dünyada rezil olmak, ahirette de şiddetli bir azaba çarpılmaktır. Yaşar Nuri Öztürk Ey resul! Kalpleri inanmamış olduğu halde ağızlarıyla "inandık" diyenlerin küfürde yarışırcasına koşanları seni üzmesin. Yahudilerden bazıları yalancılık etmek için dinlerler; huzuruna çıkmamış olan başka bir topluluk için dinlerler. Yerlerine oturmuş kelimeleri, yapılarını bozup değiştirirler. "Size şu verilirse alın, eğer o verilmezse çekinin." derler. Allah birini fitneye çarptırmak isterse sen onun için Allah karşısında hiçbir şey yapamazsın. Bunlar o kişilerdir ki, Allah kalplerini temizlemek istemiyor. Dünyada bir rezillik vardır onlar için; âhirette de büyük bir azap var onlara. Ayetin Tefsiri MEAL Maide 41 41. Ey peygamber! Yürekten iman etmedikleri halde ağızlarıyla "iman ettik" diyen kimseler arasından inkârda birbirleriyle yarışanlar seni üzmesin; Yahudileşenler arasından yalanı can kulağıyla dinleyen ve sana başvurmak yerine başka insanların laflarına kulak kesilenler de... Onlar sözleri asıl bağlamlarından kopararak manalarını çarptırırlar, "Eğer size şu tür bir öğreti verilirse hemen alın; yok verilmezse sakın yaklaşmayın" derler. Allah birini fitneye sokmayı dilemişse, Allah'ın onun hakkındaki iradesine hiçbir şekilde engel olamazsın. İşte onlar, Allah'ın kalplerini temizlemek istemediği kimselerdir; onları dünyada zillet, ahirette korkunç bir azap bekler. 41. “Ey Peygamber! Kalpleri inanmamışken, ağızları ile, "İnandık" diyenler, yahudilerden yalana kulak verenler ve başka bir topluluk hesabına casusluk edenlerden inkâra koşanlar seni üzmesin. Sözleri asıl yerlerinden değiştirirler de, "Böyle bir fetva size verilirse alın, verilmezse kaçının." derler. Allah'ın fitneye düşmesini dilediği kimse için Allah'a karşı senin elinden bir şey gelmez. İşte onlar Allah'ın, kalplerini arıtmak istemediği kimselerdir. Dünyada rezillik onlaradır. Onlara âhirette de büyük azap vardır.” TEFSİR 62. Burada İslâm'ın ıslah edici çabaları karşısında cahilî durumu korumak için tüm zihinsel enerji ve güçlerini harcayan kişilere değinilmektedir. Bunlar Hz. Peygamber'in aleyhinde her türlü bağnazca tuzaklar kuruyorlar, bilerek gerçeği saptırıyorlar; Hz. Peygamber hiç kişisel çıkar gözetmeden insanlığın ve kendilerinin iyiliği için çalışmasına rağmen yalan, hile, aldatma ve benzer şeylerle O'nu kutsal görevinde başarısızlığa uğratmak için ellerinden gelen kötülüğü yapıyorlardı. Tabiî olarak bu alçak ve soysuz adamların, asil görevini yerine getirmemesi için bayağı taktiklere başvurmaları Hz. Peygamber'i üzüyordu. Allah burada şüphesiz, O'na "Bu üzüntüyü bırak" demek istemiyor; Rasûlünü bu şerli düzenleri nedeniyle cesaretinin kırılmaması için teselli ediyor ve kendilerinden başka türlü davranmaları beklenemeyecek kişilerin ıslahı yolunda çalışmasını sabırla sürdürmesi için öğüt veriyor. 63. Burada iki anlam yatmaktadır 1 Bu kişiler şehvetlerinin, hevalarının tutsağıdırlar. İlgileri Hakk'a değil, yalnızca Bâtıl'a yöneliktir. Bâtıl'a olan iştahlarını yalnızca yalanlar doyurduğu için, ancak arzuyla yalana kulak vermektedirler. 2 Kendilerini yaralamak için haklarında yalan haberler yayma amacıyla Hz. Peygamber ve müslümanların toplantılarına katılmaktadırlar. 64. Burada iki anlam yatmaktadır. 1 İslâm düşmanlarının yararına bir takım gizli bilgiler edinebilmek için Hz. Peygamber toplantılarına ve müslümanların toplantılarına casus olarak gelmektedirler. 2 Hz. Peygamberle ve müslümanlarla doğrudan bağlantı kurma fırsatı bulamayanlar arasında yanlış anlamlara meydan vermek için Hz. Peygamber ve bağlıları aleyhinde sahte suçlama ve iftiralarda bulunmak amacıyla malzeme toplayabilsinler diye düşmanca niyetlerle gelmektedirler. 65. Tevrat'ın kelimelerini yerlerinden çıkarmak ve hevaları doğrultusunda anlamlarını değiştirmekte tereddüt etmeyen bu adamların davranışları karşısında cesaretinin ve şevkinin kırılmaması için Allah Hz. Peygamber'i teselli ediyor. 66. Yani, "Yahudi bilginleri okuma-yazma bilmeyen Yahudilere, Hz. Peygamber'in öğretileri kendilerinkilerle uyuşursa kabul etmelerini, aksi takdirde reddetmelerini söylemektedirler." 67. Allah kötü eğilimler taşıyan bir kişiyi, acaba içinde iyilikten bir eser kalmış mı kalmamış mı diye önüne bir takım iğva edici şeyler koyarak denemektedir. Eğer o kişide iyilikten hiç bir iz kalmamışsa, önüne konan her şeyi bir 'fırsat' bilir ve içindeki kötülük kendisine baskın gelerek, onu her türlü iğva edici şeyin basit bir yemi haline getirir. Böylesi bozulmuş bir durumda, artık bu adamı sapıklıktan kurtarmak iyi niyetli herhangi bir kişinin gücü dışındadır. Bu bağlamda, bireylerin ve toplumların Allah tarafından imtihan edildiklerini fitneye düşürüldüklerini belirtmeliyiz. 68. Kendisini arındırmak istemediği için, Allah böyle bir kişiyi arındırmaz. Eğer insan arınmak isterse ve bu yolda çalışırsa, onu bundan yoksun bırakmak Allah'ın sünnetinden değildir. Allah ancak kendisini arındırmak niyetinde olmayan kişiyi arındırmak istemez. MEVDUDİ Kur'an yukarıdaki ayetlerden aldı ve yahudileşenlere getirdi sözü. Aslında Kur'an bir indiği çağa, bir geçmişe, bir geleceğe ışık tutuyor. Böyle üç zamanlı çalışıyor her ayette olduğu gibi. Sözleri bağlamlarından koparmak; bu surenin 13. ayetinde de buna benzer bir form geçmişti. Ve yine Nisa Suresinin 46. ayetinde buna benzer bir form geçmişti. Ki bununla Bakara suresinin 104. ayetini karşılaştırabilirsiniz nasıl çarpıtıyorlardı. Ama sözü bağlamından koparmaya çok yakın bir örnek var. Adeta yukarıdaki örneğe dikkat edin dercesine hemen yukarıyla aşağısı arasında bir bağlantı kurdu Kur'an. Buradaki örnek 37. ayete adeta dikkatimizi çekmekte. O ayete bağlamakta sözü. Nasıl bağlamından koparılır? Kafirler için indirilmiş bir ayeti bağlamından kopardığınızda mü'minler için yorumlamaya başlarsınız. Yahudileri ve münafıkları zikrettiği halde aslında dolaylı olarak İslam'a karşı önyargılı olan ve onun öğretileri hakkındaki yalan beyanlara isteyerek kulak veren; aydınlanmak için Kuran'a dönmek yerine İslam'a karşı düşmanca duygular besleyen gayrimüslim "uzmanları" dinlemeyi tercih eden -ki."sana gelmek yerine..." ibaresinin anlamı budur-herkese işaret eder. Kendi adına bir hizip kurulan ez rakıyye “Ezârika” diye bir hizip olan Nafi bin Erzak Tercüman-ül Kur’an ismi ile anılan Abdullah İbn. Abbas’a şöyle der bu ayeti gerekçe göstererek. - Ey Allah’ın gözünü ve kalbini kör ettiği adam. Biraz da hakaret ederek. Abdullah İbn Abbas âmâ idi. Sonradan âmâ Sen duydum ki Allah şöyle buyurmasına, yani; “ve-mêhûm Bi-ğâricîne minhê..” onlar oradan asla çıkacak değildirler demesine rağmen bir grubun cehenneme girdikten sonra çıkacağını söylüyormuşsun öyle mi..! Diye sorar Nafi Bin el Erzak. İbn. Abbas’ın cevabı manidardır. - Vay Hakk..! der yazıklar olsun sana. Bi üstünü okusana..! Bektaşi mantığı; La takrabus salah. Namaza yaklaşmayın. Deyince kendisine hani bi üstünü oku denince de; Ben hafız değilim..! demiş derler ya, yani ve entüm sükera Bi altını devamını oku denilince. Sarhoşken namaza yaklaşmayın. Eğer böldüğünüz zaman bağlamından koparmak işte bir tür Bektaşilik. Günümüzde bu ismi almış. Bağlamından kopardığımızda ayeti, ayetin tam zıddı biçimde anlayabilirsiniz. Sarhoşken namaza yaklaşmayın ibaresini ikiye böldüğünüzde namaza yaklaşmayın dedi de Allah, onun için namaz kılmıyorum. Diye bey namazlığınıza, bî namazlığınıza delil gösterebilirsiniz. Onun için Nafi bin Ezrak ta böyle yapmış o dönemde de. Sözü bağlamından koparıp Allah’ın kastetmediği anlama yorumlayanlar olmuş. Ki hariciler de böyle yapmışlardı. Arka sayfada da yine gelecek örneği. Allah’ın hükmü bahsinde. “..inil-hûkmû illê Lillêh..” Yunus/40 ayetini. Bağlamından koparmışlar, Hüküm yalnızca Allah’a aittir ayetini bağlamından koparmışlar, Hz. Ali’yi tekfir etmişler. Kafirlikle suçlamışlardı. Ne için? Sen hakemi kabul ettin. Çünkü hüküm Allah’a aittir. Hakeme hüküm verme yetkisi vermekle sen dinden çıktın demişler. İşte bağlamından kopardığınız da böyle bir garip, böyle acayip bir mantığa saparsınız. Onun için buna Kur’an Yahudileşme diyor ve burada da bunun ilk defa Yahudileşen İsrail oğulları tarafından işlendiğini söylüyor. Sebebi nüzul bahsinde birçok olay sıralanmış. Özellikle bir yahudi çift zina edip Resulullah'a gelmişler. Rasulullah'a gelirken de şöyle bir kurguyla gelmişler. "Eğer Rasulullah sizi recm dışında bir şeyle cezalandırırsa kabul edin ama recm ile cezalandırırsa bilin ki o peygamberdir Tevrat'taki hükmü biliyor. Rasulullah'a gelmişler o da" sizin kitabınızda bunun hükmü nedir?" diye sormuş onlara. Onu söylemek istememişler ve yalan söyleyerek "bizim kitabımızda bunun hükmü o adamın yüzünü boyarız merkebe bindiririz dolaştırırız, ilan ederiz" demişler. Rivayete göre Abdullah b. Selam ya da İbn. Suriya denilen bir başka haham hayır demiş. Doğrusunu söyleyerek Tevrat'ta "bunun hükmü recmdir" diye ve o Tevrat ayetini onlara okutturmuş. Ayetin sonrasını da ele alırsak daha farklı bir şey söyleniyor. Savaşla, toplumsal ilişkilerle, yahudilerle mü'minler arasındaki sosyal ilişkilerle alakalı bir hadise olmalı ki, biz bunu yine rivayetlerde buluyoruz. Ahmet b. Hanbel buna gerekçe olarak şunu göstermiş Nadiroğulları isimli yahudi kabile ile Kurayzaoğulları isimli bir başka yahudi kabile arasında şöyle eşitsiz bir anlaşma vardı. Nadiroğulları kendilerinden biri öldürüldüğünde tam diyet alırlardı. Kendileri kureyza oğullarından birini öldürdükleri zaman yarım diyet verirlerdi. Yani tam bir yahudilik. Birbirlerine karşı bile üstünlük iddiası güdüyorlar. Yani, biz has yahudiyiz siz ikinci sınıf yahudisiniz mantığı. Bugün İsrail'deki saferdin ve eşkenazi arasında yani batı yahudileri ile doğu yahudileri arasında aynen süren hadisede olduğu gibi. Bugün bile işgal ettikleri Filistin toprağı üzerinde devletlerini ilan eden israil aynı yahudinin yahudiye üstünlüğünü savunur. Aynı mantık. İşte o gün de Kurayzaoğulları Rasulullah'a şikayete geliyorlar. Eğer diyorlar Muhammed gerçekten peygamberse böyle bir zulmü, adaletsizliği kabul etmez. Onun için onun yanına gidelim. Rasulullah'da tabii ki böyle bir adaletsizliği reddediyor. "Allah birini fitneye sokmayı dilemişse" Fitne, Kur'an'da çok anlamlı bir kelime olarak, farklı bağlamlarda farklı anlamlara gelir. bkz 949 Burada kastedilen, sonucunu bildiği hâlde Allah'ın bir insanı imtihan etmesidir. Kur'an'i söylemde tevhidin bir gereği olarak her eylem makro planda Allah'a izafe edilse de, burada olduğu gibi süreç insanın kendi eyleminden bağımsız işlememektedir. Aksine Allah'ın iradesi tamamen insanın tercihi üzerine tecelli etmektedir. "İşte onlar, Allah'ın kalplerini temizlemek istemediği kimselerdir." Allah niçin onların önlerini açar? derseniz işte cevabı. Demek ki Allah bir insanın kalbini temizlemek istemeyince onu kendi haline bırakıyor, onun önünden ve gözünden ışığı çekiyor. Gözü var ama göremiyor. Allah'ın yol gösterdiği vahiy ışığı alınınca kör gibi oluyor. Gözü var ama göremez olur. Çünkü ışık yok. Tek başına göz görmek için yeterli olmuyor.
❬ Önceki Sonraki ❭ Your browser doesn’t support HTML5 audio سَمَّٰعُونَ لِلْكَذِبِ أَكَّٰلُونَ لِلسُّحْتِ ۚ فَإِن جَآءُوكَ فَٱحْكُم بَيْنَهُمْ أَوْ أَعْرِضْ عَنْهُمْ ۖ وَإِن تُعْرِضْ عَنْهُمْ فَلَن يَضُرُّوكَ شَيْـًٔا ۖ وَإِنْ حَكَمْتَ فَٱحْكُم بَيْنَهُم بِٱلْقِسْطِ ۚ إِنَّ ٱللَّهَ يُحِبُّ ٱلْمُقْسِطِينَ Semmâûne lil kezibi ekkâlûne lis suhtsuhti fe in câuke fahkum beynehum ev a’rıd anhum, ve in tu’rıd anhum fe len yedurrûke şey’âşey’en ve in hakemte fahkum beynehum bil kıstkıstı innallâhe yuhıbbul muksıtînmuksıtîne. Onlar, yalanı çok dinleyen, haramı çok yiyenlerdir. Eğer sana gelirlerse, ister aralarında hüküm ver, ister onlardan yüz çevir. Onlardan yüz çevirecek olursan, sana asla hiçbir zarar veremezler. Eğer hükmedecek olursan, aralarında adaletle hükmet. Çünkü Allah, âdil davrananları sever. Türkçesi Kökü Arapçası kulak verirler س م ع سَمَّاعُونَ yalana ك ذ ب لِلْكَذِبِ yerler ا ك ل أَكَّالُونَ haram س ح ت لِلسُّحْتِ eğer فَإِنْ sana gelirlerse ج ي ا جَاءُوكَ hüküm ver ح ك م فَاحْكُمْ aralarında ب ي ن بَيْنَهُمْ yada أَوْ yüz çevir ع ر ض أَعْرِضْ onlardan عَنْهُمْ eğer وَإِنْ yüz çevirirsen ع ر ض تُعْرِضْ onlardan عَنْهُمْ asla فَلَنْ sana zarar veremezler ض ر ر يَضُرُّوكَ hiçbir ش ي ا شَيْئًا ve eğer وَإِنْ hüküm verirsen ح ك م حَكَمْتَ hüküm ver ح ك م فَاحْكُمْ aralarında ب ي ن بَيْنَهُمْ adaletle ق س ط بِالْقِسْطِ şüphesiz إِنَّ Allah اللَّهَ sever ح ب ب يُحِبُّ adalet yapanları ق س ط الْمُقْسِطِينَ Diyanet İşleri Başkanlığı Onlar, yalanı çok dinleyen, haramı çok yiyenlerdir. Eğer sana gelirlerse, ister aralarında hüküm ver, ister onlardan yüz çevir. Onlardan yüz çevirecek olursan, sana asla hiçbir zarar veremezler. Eğer hükmedecek olursan, aralarında adaletle hükmet. Çünkü Allah, âdil davrananları sever. Diyanet Vakfı Hep yalana kulak verir, durmadan haram yerler. Sana gelirlerse, ister aralarında hüküm ver, ister onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirirsen sana hiçbir zarar veremezler. Ve eğer hüküm verirsen, aralarında adaletle hükmet. Allah âdil olanları sever. Elmalılı Hamdi Yazır Sadeleştirilmiş Onlar, sürekli yalancılık için dinler, boyuna haram yerler. Eğer sana gelirlerse ister aralarında hükmet, istersen onlardan yüz çevir. Eğer yüz çevirirsen sana hiçbir zarar veremezler. Şayet hükmedersen, aralarında adaletle hükmet. Çünkü Allah, adaletli kimseleri sever. Elmalılı Hamdi Yazır Onlar, yalana çok kulak verirler ve çok haram yerler. Eğer sana gelirlerse, ister aralarında hükmet, ister onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirirsen, sana hiçbir zarar veremezler. Eğer aralarında hükmedersen adaletle hükmet. Şüphesiz Allah, adaletli davrananları sever. Ali Fikri Yavuz Onlar boyuna yalancılık için dinlerler, boyuna haram yerler. Eğer aralarında hüküm vermek için sana gelirlerse, ister aralarında hükmet, ister kendilerinden yüz çevir; eğer yüz çevirirsen, sana hiç bir zarar veremezler. Eğer hükmedersen, aralarında adâletle hüküm ver. Çünkü Allah, adâlet sahiblerini sever. Elmalılı Hamdi Yazır Orijinal Boyuna yalancılık için dinlerler, boyuna haram yerler, artık sana gelirlerse ister aralarında hukmet, ister kendilerinden yüz çevir, eğer yüz çevirirsen sana hiç bir zarar edemezler, şayed hukmedersen aralarında adaletle hukmet, çünkü Allah adalet edenleri sever Fizilal-il Kuran Onlar körü körüne yalana kanarlar ve ısrarla haram yerler. Eğer sana gelirlerse istersen aralarında hüküm ver, istersen kendilerine yüz çevir. Eğer onlara yüz çevirirsen sana hiç bir zarar dokunduramazlar. Eğer aralarında hüküm verirsen adalet uyarınca hüküm ver. Çünkü Allah adalete bağlı olanları sever. Hasan Basri Çantay Alabildiğine yalanı dinleyenler, haram yiyenlerdir onlar. Eğer sana gelirlerse ister aralarında hükmet, ister onlardan yüz çevir. Şayet kendilerinden yüz çevirirsen sana hiç bir şeyle zarar yapamazlar, Eğer hükmedersen aralarında adaletle hükmet. Çünkü Allah adalet saahiblerini sever. İbni Kesir Yalan kulak verici, haramı yiyicidirler. Sana gelirlerse; ister aralarında hükmet, ister onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirirsen; sana hiçbir zarar veremezler. Şayet hükmedersen de; aralarında adaletle hükmet. Çünkü Allah; adil olanları sever. Ömer Nasuhi Bilmen Onlar yalanı ziyâdesiyle dinleyicilerdir. Haram olanı da pek çok yiyicilerdir. Artık sana gelirlerse aralarında hükmet veya onlardan yüz çevir. Ve eğer onlardan yüz çevirirsen sana hiç bir şey ile zarar veremezler ve eğer hükmedersen aralarında adâletle hükmet. Şüphe yok ki Allah Teâlâ adâlette bulunanları sever. Tefhim-ul Kuran Onlar, yalana kulak tutanlardır, haram yiyicilerdir. Sana gelirlerse aralarında hükmet ya da onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirecek olursan, sana hiç bir şeyle kesin olarak zarar veremezler. Aralarında hükmedersen de adaletle hükmet. Şüphesiz, Allah, adaletle hüküm yürütenleri sever.
KuranMÂİDE Suresi42. Ayetiسَمَّاعُونَ لِلْكَذِبِ أَكَّالُونَ لِلسُّحْتِ فَإِن جَآؤُوكَ فَاحْكُم بَيْنَهُم أَوْ أَعْرِضْ عَنْهُمْ وَإِن تُعْرِضْ عَنْهُمْ فَلَن يَضُرُّوكَ شَيْئًا وَإِنْ حَكَمْتَ فَاحْكُم بَيْنَهُمْ بِالْقِسْطِ إِنَّ اللّهَ يُحِبُّ الْمُقْسِطِينَve min-humkulak verenler, çok iyi dinleyenlerli el kezibiyalanıyestemiûneharamı çok yiyenlerfebundan sonra, sonrain câu-keeğer sana gelirlersefahkum fe uhkumo taktirde hükmet, hüküm verbeyne-humonların aralarındaev a'rıd an-humveya onlardan yüz çevirve in tu'rıd an-humve eğer onlardan yüz çevirirsenfe len yadurrû-keartık onlar sana asla zarar veremezlerşey'enbirşeyve in hakemteve eğer hükmedersenfahkum fe uhkumo taktirde hükmet,hüküm verbeyne-hum bi el kıstiaralarında adalet ileinne allâhemuhakkak ki Allâh muksıtînemuksıtîn olanlar, âdil, adâletli olanlar Abdulbaki GölpınarlıOnlar, yalan söylemek için boyuna dinlerler, haramı ve rüşveti de boyuna yerler. Sana gelirlerse aralarında hüküm ver, yahut da yüz çevir onlardan. Yüz çevirirsen, kesin olarak sana hiçbir zarar veremez onlar ve eğer hüküm verirsen, aralarında, adâletle hüküm ver, şüphe yok ki Allah, adâlet sahiplerini ParlıyanOnlar her türlü yalanı, can kulağıyla dinleyenler ve kötü olan herşeyi de, aç gözlülükle yutanlardır. Öyleyse bir karar vermen için sana gelirlerse, ister onlar arasında karar verirsin, ister kendilerinden yüz çevirirsin. Eğer onları kendi hallerine bırakırsan, sana hiçbir şekilde zarar veremezler. Ama onlar hakkında bir karar vereceksen, adaletle karar ver. Allah adil davrananları UğurHep yalana kulak verir, durmadan haram yerler. Sana gelirlerse, ister aralarında hüküm ver, ister onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirirsen sana hiçbir zarar veremezler. Ve eğer hüküm verirsen, aralarında adaletle hükmet. Allah âdil olanları HulusiOnlar sürekli yalan dinleyenler, çokça haram yiyenlerdir. . . Eğer sana gelirlerse aralarında hükmet yahut onlardan yüz çevir. . . Eğer onlardan yüz çevirir isen, sana hiçbir şekilde zarar veremezler. . . Şayet hükmedersen onların arasında adaletle hükmet. . . Muhakkak ki Allâh muksitleri âdil olup her şeyin hakkını verenleri TekinYahudiliğin takipçilerinden hâkimler ve fakirler de hep yalana kulak verirler. Durmadan köklerini kurutan, insânî değer bırakmayan haramı, rüşveti sana gelirlerse, ister aralarında hüküm ver, ister onların faaliyetlerine karşı tedbir alarak ilgilenme. Eğer onların faaliyetlerine karşı tedbir alırsan hiçbir şekilde sana zarar veremezler. Eğer onlar senin idaren altında bulunur, aralarında hüküm verme, yargı ve icra yetkisi kullanma durumunda kalırsan, sosyal adâleti, sosyal güvenliği, refah payının dengeli dağıtımını esas alarak, adâleti uygulayarak hüküm ver. Allah adâleti yerine getirerek düzen sağlayanları Varol Sürekli yalana kulak verir, haram yerler. Sana gelirlerse aralarında hükmet veya onlardan yüz çevir. Eğer kendilerinden yüz çevirirsen sana hiç bir zarar dokunduramazlar. Eğer hüküm verirsen aralarında adaletle hüküm ver. Allah adaletli davrananları BulaçOnlar, yalana kulak tutanlardır, haram yiyicilerdir. Sana gelirlerse aralarında hükmet veya onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirecek olursan, sana hiç bir şeyle kesin olarak zarar veremezler. Aralarında hükmedersen adaletle hükmet. Şüphesiz, Allah, adaletle hüküm yürütenleri Fikri YavuzOnlar boyuna yalancılık için dinlerler, boyuna haram yerler. Eğer aralarında hüküm vermek için sana gelirlerse, ister aralarında hükmet, ister kendilerinden yüz çevir; eğer yüz çevirirsen, sana hiç bir zarar veremezler. Eğer hükmedersen, aralarında adâletle hüküm ver. Çünkü Allah, adâlet sahiblerini BayraklıOnlar yalanı can kulağı ile dinlerler; haramı tıka basa yerler. Sana geldiklerinde, ister aralarında hüküm ver, ister onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirirsen, sana hiçbir şekilde zarar veremezler. Ama aralarında hükmedersen, adâletle hükmet! Allah, âdil davrananları SadakOnlar yalana kulak verirler, haram yerler. Eger sana gelirlerse aralarinda hukmet, yahut onlardan yuz cevir; yuz cevirirsen sana bir zarar veremezler. Eger hukmedersen aralarinda adaletle hukum ver. Allah adil olanlari YıldırımYalana iyice kulak verirler, durmadan haram yerler. Şayet sana gelirlerse, aralarında hükmet veya istersen kendilerinden yüzçevir. Yüzçevirecek olursan sana elbette hiçbir zarar veremezler. Hükmedecek olursan aralarında adalet ve insafla hükmet. Çünkü Allah şüphe yok ki âdil ve insaflı olanları KülünkoğluOnlar, yalanı çok dinleyen, haramı çok yiyenlerdir. Eğer sana gelirlerse, ister aralarında hüküm ver, ister onlardan yüz çevir. Onlardan yüz çevirecek olursan, sana asla hiçbir zarar veremezler. Eğer hükmedecek olursan, aralarında adaletle hükmet. Çünkü Allah, âdil davrananları İşleri eskiOnlar yalana kulak verirler, haram yerler. Eğer sana gelirlerse aralarında hükmet, yahut onlardan yüz çevir; yüz çevirirsen sana bir zarar veremezler. Eğer hükmedersen aralarında adaletle hüküm ver. Allah adil olanları VakfiHep yalana kulak verir, durmadan haram yerler. Sana gelirlerse, ister aralarında hüküm ver, ister onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirirsen sana hiçbir zarar veremezler. Ve eğer hüküm verirsen, aralarında adaletle hükmet. Allah âdil olanları YükselYalana kulak veriyor, yasadışı yoldan yiyorlar. Sana gelirlerse, ister aralarında hüküm ver, istersen yüz çevir. Onlardan yüz çevirdiğin taktirde sana hiç bir zarar veremezler. Hüküm verirsen, aralarında adaletle hüküm ver. ALLAH adaletli olanları Hamdi YazırBoyuna yalancılık için dinlerler, boyuna haram yerler, artık sana gelirlerse ister aralarında hukmet, ister kendilerinden yüz çevir, eğer yüz çevirirsen sana hiç bir zarar edemezler, şayed hukmedersen aralarında adaletle hukmet, çünkü Allah adalet edenleri severElmalılı sadeleştirilmişOnlar, sürekli yalancılık için dinler, boyuna haram yerler. Eğer sana gelirlerse ister aralarında hükmet, istersen onlardan yüz çevir. Eğer yüz çevirirsen sana hiçbir zarar veremezler. Şayet hükmedersen, aralarında adaletle hükmet. Çünkü Allah, adaletli kimseleri sadeleştirilmiş - 2Onlar, yalana çok kulak verirler ve çok haram yerler. Eğer sana gelirlerse, ister aralarında hükmet, ister onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirirsen, sana hiçbir zarar veremezler. Eğer aralarında hükmedersen adaletle hükmet. Şüphesiz Allah, adaletli davrananları KuranOnlar körü körüne yalana kanarlar ve ısrarla haram yerler. Eğer sana gelirlerse istersen aralarında hüküm ver, istersen kendilerine yüz çevir. Eğer onlara yüz çevirirsen sana hiç bir zarar dokunduramazlar. Eğer aralarında hüküm verirsen adalet uyarınca hüküm ver. Çünkü Allah adalete bağlı olanları OnanOnlar yalana kulak tutanlardır, haram yiyicilerdir. Sana gelirlerse aralarında hükmet ve onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz cevirecek olursan, sana hiç birşeyle kesin olarak zarar veremezler. Aralarında hükmedersen adaletle hükmet. Kuşkusuz Tanrı adaletle hüküm yürütenleri Basri ÇantayAlabildiğine yalanı dinleyenler, haram yiyenlerdir onlar. Eğer sana gelirlerse ister aralarında hükmet, ister onlardan yüz çevir. Şayet kendilerinden yüz çevirirsen sana hiç bir şeyle zarar yapamazlar, Eğer hükmedersen aralarında adaletle hükmet. Çünkü Allah adalet saahiblerini sever. Hayrat Neşriyat Onlar o münâfıklar ve yahudiler yalancılık etmek için can kulağıyla dinleyenler,ve rüşvet alıp dâimâ haram yiyenlerdir. Fakat sana gelirlerse, artık aralarında hüküm ver veya onlardan yüz çevir! Şâyet onlardan yüz çevirirsen, o takdirde sana aslâ hiçbir zarar veremezler. Ama hüküm verirsen, artık aralarında adâletle hükmet! Çünki Allah, adâletli olanları KesirYalan kulak verici, haramı yiyicidirler. Sana gelirlerse; ister aralarında hükmet, ister onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirirsen; sana hiçbir zarar veremezler. Şayet hükmedersen de; aralarında adaletle hükmet. Çünkü Allah; adil olanları ÇelikOnlar yalana kulak verirler, haram yerler. O halde eğer sana gelirlerse aralarında hükmet yahut onlardan yüz çevir. Yüz çevirirsen sana bir zarar veremezler. Eğer hükmedersen aralarında adaletle hüküm ver. Allah adil olanları Esedonlar, her türlü yalanı can kulağıyla dinleyenler, kötü olan her şeyi aç gözlülükle yutanlardır! Öyleyse bir karar vermen için sana gelirlerse ister onlar arasında karar verirsin, ister kendi hallerine bırakırsın Çünkü eğer onları kendi hallerine bırakırsan sana hiçbir şekilde zarar veremezler. Ama eğer bir karar verirsen, onlar arasında adaletle karar ver Allah adil davrananları Nasuhi BilmenOnlar yalanı ziyâdesiyle dinleyicilerdir. Haram olanı da pek çok yiyicilerdir. Artık sana gelirlerse aralarında hükmet veya onlardan yüz çevir. Ve eğer onlardan yüz çevirirsen sana hiç bir şey ile zarar veremezler ve eğer hükmedersen aralarında adâletle hükmet. Şüphe yok ki Allah Teâlâ adâlette bulunanları ÖngütOnlar hep yalana kulak verirler, durmadan haram yerler. Eğer sana gelirlerse aralarında hükmet, veya onlardan yüz çevir. Onlardan yüz çevirecek olursan, sana hiçbir şekilde zarar veremezler. Hüküm verirsen aralarında adaletle hüküm ver. Çünkü Allah adalet yapanları PirişOnlar, yalana kulak verenler, haram yiyenlerdir. Eğer sana gelirlerse aralarında hüküm ver veya onlardan yüz çevir. Onlardan yüz çevirirsen, sana hiç bir zarar veremezler, eğer hüküm verirsen aralarında adaletle hükmet. Allah adil olanları YıldırımYalan dinlemeye çok meraklı, haram yemeye pek düşkündürler. Sana gelirlerse ister aralarında hükmet, istersen hükmetmekten geri dur! Geri durursan onlar sana asla bir zarar veremezler. Şayet hükmedersen, aralarında adaletle hükmet! Çünkü Allah âdilleri AteşYalana kulak verirler, harâm yerler. Sana gelirlerse, ister aralarında hüküm ver, ister onlardan yüz çevir; eğer onlardan yüz çevirirsen, sana hiçbir zarar veremezler. Ve eğer hüküm verirsen, aralarında adâletle hüküm ver. Çünkü Allâh, adâlet yapanları KuranOnlar, yalana kulak tutanlardır, haram yiyicilerdir. Sana gelirlerse aralarında hükmet ya da onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirecek olursan, sana hiç bir şeyle kesin olarak zarar veremezler. Aralarında hükmedersen de adaletle hükmet. Şüphesiz, Allah, adaletle hüküm yürütenleri ŞimşekOnlar yalan dinleyici, haram yiyicidirler. Sana gelecek olurlarsa, ister aralarında hükmünü ver, istersen onlardan yüz çevir. Yüz çevirdiğin takdirde sana hiçbir zarar veremezler. Ama hüküm verecek olursan, aralarında adaletle hükmet. Çünkü Allah âdil olanları Nuri ÖztürkYalana iyice kulak verirler, haramı tıka-basa yerler. Sana geldiklerinde ister aralarında hüküm ver, ister onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirirsen sana hiçbir şekilde zarar veremezler. Ama aralarında hükmedersen, adaletle hükmet. Allah, adaletle hükmedenleri/adaleti ayakta tutanları sever. En çok arananlar kelimelerEn çok okunan hakkında33 farklı kuran mealini aynı anda okumanızı ve kıyaslamanızı sağlar, Kuran ayetlerinin Arapçasını okunaklı şekilde sunar. Arapça okunuşlarını Türkçe seslendirme karşılığıyla birlikte görebilmenize yarar. Hepsinden önemlisi, Çok uzun çalışmalar sonucu özel olarak geliştirilmiş arama motoru ile; Tüm kuran meallerini ve arapça karşılıklarını doğru ve hızlı şekilde aramanızı sağlar.
maide suresi 41 ve 42 ayet meali