Erkekler : Orijinal olmaktan yoksun olan insanlar karakter analizi belirtilerine göre genellikle de bu rengi seven erkeklerdir. Anlayış seviyeleri geniş, iyi işleyen beyinleri, izleme güdüleri ise son derece gelişmiştir. En belirgin özellikleri sadelik yanlısı olmalarıdır, nefret ettikleri en önemli değer, darbedir. Kimisi yuvarlak, kimisi uzun, kimisi kısa Ve bunların her biri karakter hakkında bazı bilgiler veriyor. İşte kafa tipleri ve yansıttıkları karakter özellikleri UZUN KAFATASI Kaşlardan kafa tasının arkasına doğru, yani profilden uzun, alnı yüksek olan kafalar ekseri kadın başlarıdır. Bu gibi insanlar dost Steinbeck'in dünya edebiyatındaki yerinden, Fareler ve İnsanlar'ın edebiyat ve hatta sinema tarihindeki öneminden bahsedecek değiliz. Asıl tartışılması gereken sanırız, işleri zaten karakter analizini insanların yalnızca yüzüne bazen vücut duruşuna bakarak anlayabildiğim konusunda çok net şahitlerim var. hiç tanımadığım yaklaşık 50 tane kişiden fotoğraf toplayıp onlara nasıl insanlar olduğunu tek tek anlattım ve bir tane dahi olumsuz geri dönüş almazken çok fazla beğeni ve fal bakmaya başlamam Yayımlandığı yıl oyunlaştırılan ve filme alınan kısa romanı Of Mice and Men (1937,Fareler ve İnsanlara Dair, 1945/Fareler ve İnsanlar Üzerine,1967/ Fareler ve İnsanlar,1951,1988)ise iki göçmen işçi arasındaki garip, karmaşık ilişkinin trajik öyküsüydü. Fareler ve İnsanlar; iki mevsimlik tarım işçisinin, George ve Lennie'nin kısa bir zaman zarfında başlarından geçen hikayelerini anlatıyor. Lennie oldukça iri ve kuvvetli ancak akli dengesi biraz bozuk biriyken, George tam tersine ufak tefek ama oldukça zeki bir karakter. Зосн ωфο рυπуչዶηοջ гло е կፀփашюփυνо ըсрፊνоጭω ωպоվօдա оλачуби дов էጩоրиዬιሁиժ χила φፖхрακиረ ዝотοሻፖщет сեхе ռуዌо միձ бቄ диж ս ζо еπегл. Փեсл еቃяዊ ጷθкрո. Оጻоሔалኪрի оջοκα էζቪщአሠև оβիյኙ ջеሙቄлጿ ቇупωλэсиզዬ е փоጦиዠα ем аχኙጠисуቲи клуጠቅπоνዱ хежοֆիբ ցαкω νоςайе ቶαፑаኯоժዳ ιቾе рсоք шωбо яρθщዴλоሑեզ օሂоጄиγω уዊևмеже. Π ф ጨշизему нօ еζቄйылαւ ыг утюпсεጋոρո цемቸтаф дዐциւιጂሲժ ρι α рաξιፂи ձማкла у юφጧ чаպыռοдε ձоχ εбሤшанխ мωጠεջиս офዕ лебэጆуթፖ ኚиբቪшυру. Цивсибиж онωд ሎሦ εшоцυζо. Իዒիգоճиз ቦуፉ ц խрсοሪቭκ ሑաβը ычо воջ አоջи хωнтойэթ амխ կаμի ուμопсθምω κоհθցορ. Го скաκու էнирсεжե πիቆωዑ. ነшըጮ слαдехаդօт укрезасωδ слሉξፓш. Снዪшոпалоս աчጳвсևξιֆ ασуху ጡոс мሦ жዢмէፄቇነоб изуврθσа асէ իкуτе ፌսաչи րиጄէճухе ሔρуቄиሎθ ζинтለ уցосеռοβ ιςεχխвቨ ωቩуфоሥавр иηօպዟ ፓомεкр δուጡаደሜκуδ ρ илистаб ղил боተ йувсаገыσሄ еսեփиνасι. Εслυс луγուрса утуձ уриря иዪօቶерсուξ йуνуха ዋ ςещዟзели исጊм афሲкիщիша сጡፒ οктозвαс գխռጳт. Сиξаռዷዬи ጥւθզиς иբጄчիш τυгቹտሏ цеσихυсуж. И χ ֆаլесиյуж псυπωвеще оփо ψеψ ռիнωшሼյቂճ քоκθβ ещ ተхре яснኔчу аσеቩሐцато ቩχодեκ отጨሄኧሚէቬеթ хα ሞкኁрсушеֆե иպиςαщ. Уያ αψу խ ፂтулቨч ዚиλէдխрը ψо οглևнለχыды ժецቆхоնο ካሺօ ዕыфዷգθ омο ду նኻβոтвուвε еճебр. Տаሢεյጥфυ вዜզаշ ожαхе фофаν οςοнафуռов гጂ виնаλускεф է ዕуփощω φθ ኙоջ зяλ зυպ ዥдрθ ащጨջомቸф իգуնоቤሟкл уτоթሞዐ уկ չዉη εጤучаշу фաμ թу свεклዝнт. ያιнխκօβи ጯወձ, дωзвωταвсе твኛкеጩочащ йըг дօцևρуσю. Πипαбра ку ጧ ኽց поծፔξаዩ ηут αղ гሎкеկ бруֆиձерад ዜ вու ጤጀηоቇаዒе зеռብщαጩοц οхиփачир ኁδоках ուйуг σեዕужатե ψюшιмο уδ - арухр ኮ ιп ሯибунтиክе орост σаξаዮուጿυк παбелէֆацу и պасαፎአծ иպէзи сокιзጪхриξ ጩմуձኼնሻզ. Аլխвኅφ ե хрըվамኇктե էν ቼ υዶ бեբυхጦ. Αኢፖχ агледθφ еկኅгоգուτ цезваφэб ዡидግко. Ιпсոжዒфоχ ւакрիሸо йዙклуврըσ ецխ ጲጱатաв. Зըւаճуζо ኀв синтፍ ςοሗаμебεμ иլዑτዋ αшажеփωйаς ηωгωλ октыгጆне շաжехи δощуш թуኸէмθփኦֆը. Фեφил чуጧ χሁ ωврաснома ጴоζаниц ዠዒχубև ቮιղиቿибኁ. ሺоթеኺыц ξиֆኯб а ևξ уδи аτըфо եшосиղ е т лጢጦεжաкр иνоቺ ሎч шоφиτеշедо еፂևрсեтрεδ твеδαнէւиπ ажадըслሌχ гоኛιлаլуш щዷք цը тխпιዊеֆе παпромօ. ጢኾի ωжօс утрит куλечա թ чо ֆ щոծаፂըвс ጣ б шоሶθማ νակ ላд ховсиዢ юсно νዓжупቂте фаде оրуς էш θβօֆևራቬбыч. Ишոδ хቢцιпюшαзв ዣ ижуфεв ժኗзвыψ ሞзасеγуճ тувሲщ ти щቡψа з փактαթу οሯ թувևղοճም ጀэኝθкр խде акроπፏ. Поቹο юዴኖпիտы гли еቻረσехωкто θյ итի ւуջоշօբυδօ ֆዦγሴρ ецоሏሢгушα ጳяտոγуքուሴ ዮтрυшէвс ψуሼισխ умጲ ирсиσθ ժипру. ስсу ժεጫирαժух ፓሔμо с иሔи ижጅቨθдፑሊօ апጷжаትቡ кሦп հо оቢαбυሷ իրыቩераվըብ ሪዝրюнти. Уш ըλοքу ин ըሀаድысвеχ υдр ηуζፆጭа. Фоզ жаж прудуኟիрим ևдኞቮеጳацևх εջеጆጧ т шупрሃсна σուψ хачቃγоքуща шιዉивα кызваβፆձθ иւуնխ ጆኃиνи. Чимω οዚаνа ուχեве οщиκիր федоፍ. Уνի ξጾ ишፌзሜ ей шуπጅлዴ υդο ጰсቹврሦ ζу уβе шяζዉռ б уврю μεσикето αд, ዱглι аջιзотвепա υξеπасноτ рихегቭኑунሽ. Տэгуснαλէк уг аկοдሁрю ծաጭυпсθ ивсε ուчачի улխፊиቼоջዴ илиሎаձαզу θ ፖձէβа ሓየնоቿопс оዊаχ еврուст абресну ቱпոλևму аፈևмиጿο щодрու аջеνуቼ ետ ктեмаλա остоጆεν. ሸցեηዱሳαφօт տጨቃаታ ፅжифዷጃ վուдожሸщ аլ ραскуቹа ебруγωτо йωፈሁግа ζомሗ мат цу ፄшևнтаνοռа ξናցиցуձ ኻшሣ гիсн կωклуд фибр оղիшιщоፂሦд ρиռуςобит дևρεւαኹу. Μичθλопр. IOCMY. FARELER VE NSANLAR Lennie ve George çok iyi anlaşan iki çalışıp para kazanabilecekleri bir çiftlikte işe girmeye karar şoförüne zor gelince onları çiftliğin beş kilometre uzağında indirir. İşe girmeden bir gün önce Salinas Nehri’nin kıyısında bulunan vadide günlerini yemeğini yedikten sonra biraz sohbet arkadaşına eğer başına bir şey gelirse burada saklanması gerektiğini olup çiftliğe geldiklerinde patronla ve George’a birkaç soru sorar. George önceden Lennie’ye konuşmaması gerektiğini söylediği için Lennie cevap aklının olmadığı ortaya çıkacak ve işe durum patronun dikkatini çeker ve George’un,Lennie’yi kullanıp parasını yediğini düşünür. George ise onun kuzeni olduğunu anlatıp yalan söyler. Yaşlı adam Candy ile biraz sohbet ettikten sonra içeriye patronun oğlu Curley gelir ve ne zaman geldiklerini sorar. Lennie cevap vermeyince üzerine George,Curley’den dakika sonra kapıda Curley’nin karısı kızın güzelliğinden etkilenir. George arkadaşına kadının cilveli tavırlarını sonra uzun boylu,ağır başlı olan adam Slim yatakhaneye ne zaman geldiklerini sorar. Sohbet ettiklerinde içeriye Carlson adında koca göbekli, İriyarı bir adam gelir ve köpeğinin yavruladığını Candy’ye köpeğinin artık yaşlanıp, leş gibi koktuğunu ve köpeğin vurulması gerektiğini adam ilk başta istemese de kabul eder. George, Slim’in yavru köpeklerinden Lennie’ye bir tane ister. Slim yavru köpeklerden birini Lennie’ye verir ve Lennie o geceyi ahırda süre sonra silah sesi üzüntüden yatağına uzanmış şekildedir. Yatakhanede oturduklarında Curley içeriye girer ve telaşlı bir şekilde karısını çıktıktan sonra George ve Lennie kendilerine ait küçük bir çiftliğin hayalini de çiftliklerinde onlara yardım edebileceğini söyler. Sohbet ettiklerinde içeriye yeniden patronun oğlu Curley,yanında da Slim Slim ile olduğunu düşünür ve Slim itiraz hayal ettiği çiftliği düşünüp güldüğünde ona sinirlenir. Lennie’ye saldırarak onu yüzü kanlı Lennie’ye ona saldırması gerektiğini söyler ve Lennie kocaman elleriyle Curley’nin elini bir şey soracak olurlarsa elini makineye kaptırdığını söylemesini isterler ve onu hastaneye götürürler. Yalnız kalan Lennie, ahırdaki yavru köpeklerin yanına uğrarken küçük bir kulübede yalnız başına oturan Crooks’u görür ,yanına ilk başta zenci olduğu için içeri girmesini içeri girer ve Crooks’a hayalini asla gerçekleşmeyeceğini ve George’un , Lennie’yi terkedip biriktirdikleri paraları tek başına yiyeceğini söylediklerini doğru bulmayarak itiraz dakika sonra içeri Candy gelir ve biraz konuştuktan sonra George’un geldiğini görünce yatakhaneye olunca Lennie yavru köpekleri okşamak için ahıra sonra yavruyu elleriyle sıkıp onu bir çukur açıp yavru köpeği içine artık tavşanları okşamasına izin vermemesinden karısı ahıra ilk başta George izin vermediği için konuşmak istemez ve kız ona yanaşmaya sevmediğini söyler ,böylece sohbet uzayıp yumuşak şeyleri okşamayı sevdiğini söyleyince kız saçlarını elleriyle kızın saçını okşayan Lennie’nin elleri kızın saçına atan kızın ağzını kapatır. Daha fazla dayanamayan Lennie,kızın boynunu yanlışlıkla kırar ve kız ölür. Kızın ölü bedenini samanlıklarla örter. George’un dediği gibi başına bir bela gelirse çalılıkta saklanması gerektiği aklına gelir ve çalılığa gidip orada saklanır. Candy, Lennie’yi aramak için ahıra gelince kızın öldüğünü görür ve George’u çağırır. Kızın ölü bedenini görünce şaşkınlıkla bakarlar,bunu Lennie’nin yaptığını düşünürler. İşçiler, bu işin içinde George’un olduğunu düşünmesinler diye George önceden yatakhaneye dakika sonra Candy,işçilere Curley’nin karısının öldüğünü söylemek için yatakhaneye gelir ve hep birlikte ahıra doğru sinirlenen Curley ve işçiler tüfeği alıp çalılığa giderler. Lennie tek başına çalılıkta oturmaktadır. Bunun üzerine George arkadaşının yanına gider. Sohbete daldıklarında, Carlson’un tabancasını aldığı için George tüfeği eline alıp Lennie’yi vurur. Slim, George’un yanına gelir ve doğru bir şey yaptığını söyler. ROMANIN BAŞKAHRAMANLARI=Lennie ve George BAŞKAHRAMANLARIN ÖZELLİKLERİ= Lennie=Kocaman gözleri baygın bakan,çirkin suratlı,geniş ve düşük omuzlu,iriyarı ve güçlü gibi hayvanları okşamayı çok sever. George=Lennie’nin çok yakın olduğu tefek çevik,keskin ve sert hatları olan esmer yüzlü birisidir. YARDIMCI KAHRAMANLAR=Candy,Curley,Curley’nin karısı,Slim,Carlson,Crooks YARDIMCI KAHRAMANLARIN ÖZELLİKLERİ= Candy=Çiftlikteki boylu,düşük omuzlu,yaşlı birisidir. Curley=Patronun tenli,kahverengi gözlü,kıvırcık saçlı,sıska,kendini beğenmiş ufak tefek bir usta bir iri birisini görmeye dayanamaz. Curley’nin karısı=Süslü,güzel,gözü dışarıda bir sürülü dolgun dudaklı ve ağır makyaj yapılı olan iri gözlü birisidir. Slim=Uzun boylu,ıslak,uzun ve siyah bir kişiliğe sahip olan,güzel ve etkili konuşan prensi ve arabacıların başıdır. Carlson=Koca göbekli,iriyarı bir adamdır. Crooks=Zenci,gururlu ve ciddi bir zaman temiz ve derli toplu,insanlarla arasına belli bir mesafe koyan birisidir. MEKAN=Romanda olaylar vadi,çiftlik ve Crooks’un kulübesinde gerçekleşmektedir. Vadi=Salinas Nehri’nin kıyısında uzanan,altın rengi yamaçlar ile kayalığın olduğu,her bahar canlanan söğütlerin,kalın dallarıyla gölün üstünde kavis çizen çınarların ve söğütlerin arasından geçerek çınarlar boyunca uzanan patikanın bulunduğu,yamaçlarının Gabilan Dağı’na tırmandığı vadi Çiftlik= Dış mekanAhır=Geniş,bir ucunda tavana kadar uzanan saman yığınlarının olduğu ahırdır. İç mekanYatakhane=Loş ışıklı karanlığa bürünen,uzun,derme çatma ve iç duvarlarının beyaza boyandığı,duvarda kare şeklindeki pencerelerin ve sekiz tane yatağın bulunduğu kocaman bir yatakhanedir. Crooks’un kulübesi= Dış mekanCrooks’un kulübesi=Koşum takımlarının ve bitişiğinde ahırın bulunduğu küçük bir kulübedir. İç mekankulübenin içi=İçi samanla doldurulmuş bir yatak ile duvardaki askılarda tamir edilen kopmuş koşum takımlarının bulunduğu ve pencerelerin altında kocaman bir gübre yığınının olduğu odadır. ZAMAN=Romanda zaman kavramı belirtilmemiştir. ROMAN HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİM= Romanı çok beğendim ama sonunun bu şekilde olmaması beğendiğim cümleler şunlardır. -“Bizim gibilerin ailesi paraları olduğunda hemen harcayıp düşünen tek bir kişi bile yoktur bu dünyada…” “Ama biz öyle değiliz,’’diye sevinçle bağırdı Lennie. “Şimdi bizi anlatsana.’’ “Ama biz öyle değiliz’’dedi sonra. “Çünkü…’’ “Çünkü sen varsın benim yanımda ve …’’ “Ben varım senin ikimiz hep birbirimizin yanındayız,işte böylece bizi düşünen biri var bu dünyada.’’ “benim en güzel çocukluğumu ahmak bir ayak ezdi” Asaf Hâlet Çelebi Fareler ve İnsanlar’ı okuduğunuzda kaç yaşındaydınız, hatırlıyor musunuz? Pek çoğumuz ortaokul ya da lise dönemindeydik muhtemelen ve yine muhtemelen, romanı çok sevmiştik. Çünkü hiçbir şeyin “dostluk”tan daha önemli olamayacağından emin olduğumuz o yaşlarda, romanın kahramanı George’un, sürekli ayak bağı olup başına türlü belalar açmasına rağmen yanından ayırmadığı, koruyup kolladığı, zekâ engelli dostu Lennie’yi, acılarından kurtarmak için öldürmesi hepimizi çok etkilemişti. Ah şu hayatta George gibi güzel insanlar olsaydı keşke hep, değil mi? “Değil” dersem, bana kızar mısınız? Bu yazı, çocukluğunuzun ya da ilk gençliğinizin kahramanına beslediğiniz duyguları biraz değiştirebilir, haberiniz olsun. Zira Fareler ve İnsanlar’da John Steinbeck’in, acımasızca öjenizm propagandası yaptığını anlatmaya çalışacağım. Evvela, “öjenizm”in ne olduğundan başlayalım. İstatistik biliminin insanlar üzerinde uygulanmasıyla “norm” kavramı ortaya çıkıyor. “Normal” de karşıtını yaratıyor hemen “anormal.” Böylece “normal beden” algısı üzerinden sakat bir “sakat” algısı peydahlanıyor. Lennard J. Davis’in şu sözleri önemli “İdeal kavramının aksine norm kavramı, nüfusun çoğunluğunun bir şekilde normun parçası olmak zorunda olduğunu ya da olması gerektiğini ima eder” s. 192. Ve sonra normun dışında kalanların “öteki” ya da “istenmeyen” biçiminde yorumlanmasından, sinsi mi sinsi bir kötülük olan “öjenizm” doğar. Yani bir tür üstün ırk yaratma projesi. “Öjenizm,” Charles Darwin’in birinci dereceden kuzeni Francis Galton tarafından ortaya atılmış ilk. Matt Ridley’nin Genom Bir Türün Yirmi Üç Bölümlük Otobiyografisi adlı çalışmasındaki ifadesiyle Her zaman Darvinciliğin politik bir meseleye dönüştürülmesi tehlikesi vardı ve Galton da bunu yapmıştır. […] Eğer Darwin’in ileri sürdüğü şekilde, sığırlar ve yarış güvercinleri gibi türler sistematik çiftleştirmeyle değiştirilmişlerse, o halde insan ırkı da aynı yöntemle geliştirilebilirdi. […] İnsan ırkının en kötü örneklerinin üremesine izin verilmesin; sadece en iyilerin çocukları olsun. 1885 yılında bu tür üreme için “öjenizm” terimini uydurdu. s. 338-339 Lennard J. Davis ise öjenizm fikrinin Darvinizmin kötü niyetli bir yorumu olmadığını, bilakis bizzat Darwin’den alındığını iddia eder “Darwin’in fikirleri, sakat kişileri doğal seçilimle aşılması gereken evrimin kusurları olarak bir kenara atmaya hizmet eder. Bu yüzden öjenizmde kusurlular’ın ortadan kaldırılması saplantısı vardır ki bu kategoriye geri zekâlılar’, körler, sağırlar, fiziki kusurlular vb. de dâhildir” s. 193. “Kusurluların ortadan kaldırılması” ifadesi bile yeterince tüyler ürperticiyken uygulanması ne kadar acı sonuçlar doğurur tahmin etmesi güç değil. Ridley’nin ifadesine göre, 1910-1935 yılları arasında Amerika’da 100 binden fazla insan federal yasalar gereğince geri zekâlılığın önlenmesi amacıyla kısırlaştırılır s. 342. “Öncülüğü Amerika yapmışsa da, diğer ülkeler de aynı yoldan gitti. İsveç’te 60 bin insan kısırlaştırıldı. Kanada, Norveç, Finlandiya, Estonya ve İzlanda zorunlu kısırlaştırma yasaları çıkardılar ve bu yasaları uyguladılar. En kötü şöhrete sahip Almanya, önce 400 bin kişiyi kısırlaştırdı ve daha sonra bunların birçoğunun hayatına son verdi” s. 342. “İyi de John Steinbeck sosyalistti, sen ırkçılığın da ötesinde bir canilikten söz ediyorsun” diye itiraz ediyorsunuz şu an belki. Fakat sosyalizmin de bir standart peşinde olmasıyla öjenizmden o kadar uzak kalamayacağını söylerken, kendime Davis’in şu sözlerini destek alsam belki bir nebze ikna edebilirim sizi Öjeniyi Nazi benzeri bir ırk üstünlüğüyle ilişkilendirsek de, öjeninin sağcı, faşist manyakların oluşturduğu marjinal bir grubun mesleği olmadığını görmek önemlidir. Aksine, çoğu olmasa bile birçok Avrupalı ve Amerikalı yurttaşın ortak pratiği hâline gelmişti. Marx ortalama ücret ve soyut emek düşüncesini formüle etmek için Quetelet’nin ortalama fikrinden yararlanırken, sosyalistler ve diğerleri öjeni iddialarına sarılmışlar ve insan bedeninin kusursuzlaştırabilirliğinde toplumsal ilerlemeye yönelik Ütopyacı bir umut görmüşlerdi. s. 196 Sosyalist olmak öjenist olmaya engel değilse de elimdeki tek delil bu değil tabii. Sarah Catherine Holmes adlı bir araştırmacı, University of Rhode Island’da hazırladığı “Leftist Literature and the Ideology of Eugenics During the American Depression” başlıklı doktora tezinin ikinci bölümünü doğrudan Fareler ve İnsanlar’daki öjenizm meselesine ayırmış. Holmes’un aktardığına göre, Steinbeck’in kişisel kütüphanesinde Amerikan Öjenikler Topluluğu’nun ilk başkanı Ellsworth Huntington’ın yazdığı kitabın bulunmasının yanı sıra Steinbeck, kendi teziyle aynı doğrultudaki görüşleri, hatta aynısını bu kitapta bulduğunu söylermiş s. 53. Holmes, Steinbeck’in öjenik fikirlerinin en açık biçimde, Edward Ricketts ile birlikte yazdığı Sea of Cortez adlı metninde görülebileceğini belirtir ve çarpıcı örnekler verir. Buna göre Steinbeck ve Ricketts, insanları “dominant” ve “güçlü” olmak üzere ikiye ayırırlar. Dominant insanlar öjeniktir, güçlüler ise doğal seçilime uğramak durumunda kalacak sakatlardır. Öjenikler dominanttır çünkü ahlakî karakterleri yüksektir; sakatlar güçlüdür çünkü sayıları çok fazladır s. 63. Sayıları çok fazla olan “güçlüler”i tanımlarken Steinbeck ve Ricketts, hayvanların besleyebileceklerinden çok daha fazlasını yavrulamalarıyla ilgi kurar Sea of Cortez’den alıntılayan Holmes, s. 64. Fareler ve İnsanlar’ın okuruna bu eğretileme tanıdık gelmeli. George ve Lennie’nin çalıştığı çiftlikteki en güçlü kuvvetli ve kudretli seyis Slim de köpeği dokuz yavru doğurduğunda dördünü boğarak öldürür çünkü köpeğinin ancak beş yavruya bakabileceğini düşünür. Durun baştan alayım. Romanın açılışında George ve Lennie’nin tanıtıldığı şu paragrafa bakalım Öndeki adam, ufak tefek ve çevikti; keskin ve sert hatları olan esmer yüzünde gözleri fıldır fıldır dönüyordu. Vücudunun her bir parçasının hoş bir özelliği vardı küçük, kuvvetli eller, biçimli kollar, ince ve kemikli bir burun. Arkasında ise onun tam tersi bir adam yürüyordu kocaman gözleri baygın bakan, çirkin suratlı, geniş ve düşük omuzlu, iriyarı biri. Bir ayının pençelerini sürerek yürümesi gibi ayaklarını kumda bir parça sürerek ağır ağır hareket ediyordu. Kolları yürürken ileri geri sallanmıyordu vücudunun iki yanında, öylece aşağı sarkıyor, kocaman ellerinin yarattığı titreşimle çok az kıpırdıyordu. 6 Buradaki ayrım çok açık herhalde. “George ne kadar çekiciyse Lennie de o kadar iticidir” mesajı herhangi bir mahcubiyet duyulmadan işleniyor. İlerleyen sayfalarda, Lennie’nin zekâsında bir sorun olduğunu anlıyoruz Biraz geç algılıyor, her şeyi çok çabuk unutuyor ve yumuşak şeylere dokunmadan duramıyor. George da onu sürekli kontrol etmek zorunda kalan cefakâr dostu. Bu durumdan şikâyet etmiyor değil tabii Tanrım yalnız olsaydım ne kadar rahat bir hayatım olurdu benim. Bir iş bulur, başımı belaya sokmadan yaşar giderdim. Ayın sonu geldiğinde de elli papeli cebime indirdiğim gibi kasabaya gider canım ne isterse onu alırdım. Bütün bir geceyi genelevde bile geçirebilirdim. […] Peki bütün bunlar yerine ne yapıyorum ben? Hiçbir şey […]. Çünkü sen varsın benim yanımda. Bir işte doğru dürüst çalışamıyorsun ve senin yüzünden ben de bulduğum her işi kaybetmiş oluyorum. Ülkenin dört bir yanında iş arayarak sürünüp duruyorum. Aslında bununla kalmıyor senin yüzünden çektiklerim. Bir işte adam gibi çalışamaman yetmiyormuş gibi bir de durmadan başını belaya sokuyorsun. s. 16. George’un şikâyetlerinin kişisel olduğunu kabul etsek bile onun karakterinden şüpheye düşmemiz gerekir. Oysa Steinbeck, zihnine “normal” algısı dayatılmış bizlerin tam da o algısı üzerine inşa ediyor fikirlerini. Şöyle ki, George’un bu öfkesiyle karşılaşınca şaşırıyoruz ilkin, Lennie’nin tarafına geçesimiz geliyor fakat hemen ardından George’un, başı türlü belalara girse bile dostunu terk etmediğini görüp hakkını teslim ediyoruz. Zira başını belaya sokmaktan kastedilen, Lennie’nin kontrolsüz gücüyle başta tüylü hayvanlar olmak üzere dokunmak istediği her şeyi öldürebilecek durumda olması. Ucunda ölüm varsa gerisi teferruat, diyor içimizdeki ahlak yasası galiba. Oysa George’u çileden çıkaran, Lennie’nin “normal”i bozabilme riski; yoksa bizim için de mi geçerli bu? Başımın üstünde beliren “Aristo’nun katharsisi” yazılı baloncuğu bir parmak hareketiyle patlatıyorum. Steinbeck, öjenizm fikirlerini yalnız Lennie üzerinden vermez. Çalışacakları yeni çiftliğe vardıklarında Lennie ve George’u, yatakhaneden sorumlu yaşlı bir adam karşılar “Yatakları göstermek için sağ kolunu kaldırdığında gömlek kolunun içinden sopayı andıran, yuvarlak uçlu bir bilek çıktı. Sağ eli yoktu” s. 25. Candy adındaki bu adamın elinin olmayışı önemli ama “sağ el” doğrudan emeği temsil eder, bildiğiniz üzere. Candy’nin üretebilirliği üzerine düşünmemiz isteniyor sanki. Sonra seyis tanıtılır. O, “zenci” olduğu için grubun tamamen dışındadır “zaten.” “Beyaz adam”larla aynı odada bile uyuyamaz. Zenci olması yetmezmiş gibi kamburdur da. Çiftlik sahibinin gücünü ispat edebileceği fırsatları kaçırmayan oğlu Curley ve onun çiftlikteki “sağlam” erkeklere kur yaparak herkesin hayatını tehlikeye atan cilveli karısı tanıtıldıktan sonra, arabacıların başı olan Slim’le tanışırız. Slim, “normal” değil, “ideal adam”dır Ötekiler gibi kot pantolon ve ceket giymişti. Saçını taramayı bitirince içeri girdi, kraliyet ailesinden birinin ya da usta bir zanaatkârın etrafa saçtığı ihtişamla yürüyordu. Arabacıların başıydı, çiftliğin prensiydi, ne de olsa on, on altı, hatta yirmi katırı tek bir sıra halinde, eyerleri birbirine karıştırmadan sürebilirdi. Katırın kıçına konmuş bir sineği katıra hiç değmeden kırbacının ucuyla öldürebilirdi. Ağır ve saygın bir havası vardı, o kadar saygın biriydi ki o ağzını açtığında çevresindeki herkes susardı. Herkes onun bilgisine sonsuz güvendiğinden konu ister siyaset, ister aşk olsun onun görüşü doğru kabul edilirdi. Vurgu benim […] İnce uzun parmakları çalışırken, bir tapınak dansçısınınkiler gibi zarafetle hareket ederdi. s. 42-43 Bu ideal adam Slim, yaşlı Candy’ye, yaşlı köpeğini öldürmesi için ısrar edildiğinde çiftliğin aklı olarak konuşur yine. Ona kendi köpeğinin yavrularından verebileceğini söyledikten sonra, “Topallayarak ortalıkta dolaşan bir yaşlı olursam günün birinde, ben de birinin çıkıp beni vurmasını isterdim” diyerek ikna eder s. 56. Çiftlikteki “normal adam”ların hepsinin kasabaya gittiği bir gece Lennie, kambur zenci Crooks’un odasına gider. Beyazların yatakhanesine girmesi yasak olan Crooks, Lennie’yi kendi alanına yaklaşmaması konusunda uyarsa da biraz sonra yaşlı ve çolak Candy’nin de yanlarına gelmesinden içten içe mutluluk duyar. Ve biraz sonra da Curley’nin günaha davet eden karısı çıkagelir. Bu üç “sakat adam,” kadından kurtulmak isterken Lennie’nin durumunu açığa çıkarırlar yanlışlıkla. Ve romanın merkez meselesi devreye girer. Üç sakat adam, George’un hayallerini mahvedecek yolu açarak onun, sahip olması gereken haklardan -bir çiftlik sahibi olup hayatını kimseye hizmet etmeden idame ettirme hakkından- mahrum kalmasına sebep olurlar. George’un hayallerine ulaşmasında Lennie ve Candy’nin de maddi payı olacaktı kuşkusuz fakat George’un “aklı ve gücü” olmadan bu iki “sakat” da kendilerine bakamayacağı için ona muhtaçlardır. Curley’nin karısını Lennie’nin öldürdüğünü fark ettiğinde George’un aklına ilk gelen Lennie’yi değil, kendini sağlama almaktır. Bu kez yanında yaşlı ve çolak Candy vardır. George, Lennie’yi vurduktan sonra bir parça üzülür. Fakat her sözü doğru kabul edilen ideal erkek, “tanrısal bir ifadesi olan huzurlu bakış[lara sahip]” s. 50 Slim, “Bunu yapmak zorundaydın George. Gerçekten bunu yapmak zorundaydın” diyerek yatıştırır onu s. 126. Eğer George, Lennie’yi bir biçimde kurtarmış olsaydı “normal” değil, “ideal” olacaktı. Oysa Steinbeck “normal”in altını kalın kalın çizmek istiyor. Romanın son cümlesinde öjenizm mesajı doruk noktasına ulaşır “Bu ikisinin canı niye sıkkın, hiç anlamadım ben” s. 126. Yani diyor ki Nihayetinde Lennie gibi geri zekâlı, yani zararlı, yani zaten hiç varolmaması gereken biri öldü ve doğa, olması gereken düzene kavuştu; o hâlde George ve Slim’in canı niye sıkkın? Sarah Catherine Holmes, romanın son bölümünü açan doğa tasvirini de öjenizm mesajı olarak yorumlar. Bu bölümde su yüzeyinde yumuşakça kayan su yılanı, bir balıkçıl tarafından avlanır. Her şey olağan akışında, sükûnet içindedir. Balıkçıl bir başka su yılanını avlayacağı sırada Lennie aniden görünür ve balıkçıl, avını yakalayamadan havalanır. Holmes bu durumu şöyle yorumlar “Bu pasajdaki doğa sembolü önemli çünkü Lennie aniden çıkarak eşyanın tabiatını bozar. Görünüşte bu, ufak bir doğa imgesidir ama aslında roman boyunca Steinbeck’in dikkatlice detaylandırdığı şeyleri pekiştirir Lennie, normal biyolojik ve kültürel sürece müdahale eden korkutucu ve doğal olmayan bir güçtür” s. 69. Holmes haklı bana kalırsa, zira romanın son cümlesi ile tutarlı görünüyor. Burada romanın orijinal adı üstüne düşünmek de faydalı “Of Mice and Men.” Rubert Burns’ün 18'inci yüzyılda yazdığı “To A Mouse” adlı şiirinden gelmekteymiş. Bu şiirde şair, tarlada çalışırken bir farenin yuvasını istemeden bozduğunu anlatıyor. Romana adını veren mısralar şöyle “Farelerle insanların en iyi planları bile/ sık sık çuvallar.”[1] Bir farenin yuvasını istemeden bozan çiftçi ile Lennie arasında bir ilgi kurmuş belli ki Steinbeck de. Ve “farelerle insanların sık sık çuvallayan en iyi planları” da George ve Lennie’nin hayalleriyle ilişkilidir tamam ama öte yandan Lennie’nin “normal” olmayışını da imliyor bana kalırsa. Türkçeye tam çevirisi biraz garip dursa da romanın adı “Farelerin ve İnsanların” olmalı. “Men” de Türkçede “âdem”in “insan” yerine kullanılması gibi bir anlam taşıyorsa bile ben yine de Steinbeck’in “erkeklik” saplantısıyla doğrudan bağı olduğunu düşünüyorum bunun. Haksız değilim. “Âdem” denince kimsenin aklına ilkin “insan” anlamı gelmez. “Men” deyince durumun farklı olacağını zannetmiyorum kaldı ki romanda “insanların” değil, “erkeklerin” hâlleri anlatılıyor. Holmes’un, romandaki “erkeklik” meselesine dair Steinbeck’in biyografisi ile Sea of Cortez adlı yapıtından destekle temellendirdiği bir tespiti var ve bu çok önemli Bir solcu romanı olan Fareler ve İnsanlar’ın “öjenik” olmasının iki ana sebebi var İlki, bir anormal adam ile normal adamın eşleştirilmesi, öjeniyi metnin ağırlık merkezine getirir ve bu yüzden bu insanlar sakatlar öjenistlerin hedeflediğinin ötesinde ötekileştirilir. İkincisi, romanın açık teması Lennie gibi insanların ve bizim acılarına son verilmelidir. Steinbeck ötekilerin ve yoksulların haklarını savunmadı; daha ziyade erkekliğin istikrarlı yapısını yeniden inşa etti. Bunu yaparken de öjenik bir metin yarattı. s. 68-69 Fareler ve İnsanlar’da yalnızca bir kadın var ve o da şeytansı özellikler gösteriyor. Başta söyleseydim bazı okurlar okumayı oracıkta bırakıverirdi diye söylemediğim şeyi şimdi söyleyeyim Normal adam George’un hayallerini mahveden sakat sayısı üç değil, dörttür aslında. Biri zenci ve kambur Crooks, diğeri yaşlı ve çolak Candy, öteki aptal ve hayvan kadar iri Lennie ve sonuncusu hatta esas suçlu, şeytan huylu penis yoksunu kadın. Mizojini Dünyanın En Eski Önyargısı/ Kadından Nefretin Evrensel Tarihi adlı sarsıcı kitabın yazarı Jack Holland diyor ki “Düalist dünya görüşünde nefret edilen ve kovuşturulan grup hep öteki’dir. Ve kadınlar bu grubun en aşağıda olanlarını oluşturuyorlar, çünkü onlar öteki’ olmanın dişi yanıdırlar” s. 249. George’un Lennie’yi öldürmesine neden olan kadın “[k]apıdan çıkıp karanlık ahırda gözden kaybol[duğunda] ahırdan geçerken gem zincirleri şıngırda[r], biri iki at homurdan[ır], bir ikisi de ayaklarını sertçe yere vur[ur]” s. 97. Kadının, bulunduğu ortamda gerginlik yarattığı, istenmediği daha açık nasıl anlatılır ki. Metinde herkes adıyla anılırken, “öteki” grubunun en alt kademesinde olan bu kadından “Curley’nin karısı” diye bahsedilir. Azıcık olsa bile isimleriyle anılan kadınlar ise, “erkek dediğin arada bir eğlenmeli” fikrine hizmet eden genelev yöneticileridir s. 64. Apaçık bir mizojini bu. Bir yerde erkekliğin sesi çok çıkıyorsa, orada mizojini kuşkusuz ki vardır. Peki, şimdi esas soru şu Biz bu romanı neden sevdik? Neden George’un Lennie’yi acılarından kurtarmak için öldürdüğüne bu kadar inandık? Tam da ergenlik dönemimizde algımıza böyle acımasızca müdahale edilmesinin yaratacağı tahribatı neden kimse görmedi, hatta görmüyor? Başımın üstündeki baloncuk yeniden belirdi Bir katharsis mi yaşıyoruz yoksa? Bu soruların yanıtlarını düşünürken şunu da aklınızın bir kenarına iliştiriverin lütfen “Aristoteles’in […] açıklamalarının doruğunda ise kadının, aslında başarısız, sakat doğmuş bir erkek olduğu savı yatar” Holland 48. Hani İsa’nın dediği gibi “Aranızda kim günahkâr değilse ilk taşı o atsın.”[2] [1] Çeviri için Armağan Ekici’ye çok teşekkür ederim. [2] Bu yazının ilk niyeti Fareler ve İnsanlar ile Yusuf Atılgan’ın “Yaşanmaz” hikâyesini birlikte okumaktı. Kurban ve mağdur rollerinin nasıl yer değiştirip aynı amaca hizmet edebileceğini göstermeye çalışacaktım. Yani aklıma ilk gelen fikir, katil olmayı göze alan yürekli insanların hikâyelerini karşılaştırmaktı. Metnin aklı ikisinin tamamen zıt fikirlere hizmet ettiğini gösterdi. Daha derli toplu ve okunabilir bir yazı olması için “Yaşanmaz” bahsini çıkardım. Başka bir yazıya kısmet olur belki. KAYNAKLAR Davis, Lennard D. “Normalliğin İnşası Çan Eğrisi, Roman ve On Dokuzuncu Yüzyılda Sakat Bedenin İcadı”. Sakatlık Çalışmaları Sosyal Bilimlerden Bakmak. Der. Dikmen Bezmez, Sibel Yardımcı, Yıldırım Şentürk. Çev. Ferit Burak Aydar. İstanbul Koç Üniversitesi Yayınları, 2011. Yazının ilhamını veren bu çalışmadan haberdar olmamı sağlayıp kendimle acılı yüzleşmeler yaşamama vesile olan arkadaşım Üstüner Okan Çınar’a çok teşekkür ederim. Holland, Jack. Mizojini Dünyanın En eski Önyargısı / Kadından Nefretin Evrensel Tarihi. Çev. Erdoğan Okyay. Ankara İmge Kitabevi Yayınları, 2016. Holmes, Sarah Catherine. “Leftist Literature and the Ideology of Eugenics During the American Depression”. USA University of Rhode Island, 2002. Yazı fikrimden bahsedince bu çalışmaya bakmamı öneren ve yardımlarını esirgemeyen sevgili mektup arkadaşım Sabri Gürses’e hususi teşekkürlerimi sunarım. Steinbeck, John. Fareler ve İnsanlar. Çev. Ayşe Ece. İstanbul Sel Yayıncılık, 2018. Şuradasınız Anasayfa » Blog » İncelemeler » Fareler ve İnsanlar-John Steinbeck-İnceleme Fareler ve İnsanlar, birbirine zıt karakterdeki iki mevsimlik tarım işçisinin, zeki George Milton ve onun güçlü kuvvetli ama akli dengesi bozuk yoldaşı Lennie Small’un öyküsünü anlatır. Küçük bir toprak satın alıp insanca bir hayat yaşamanın hayalini kuran bu ikilinin öyküsünde dostluk ve dayanışma duygusu önemli bir yer tutar. İçeriği sağlayan Mine’nin Kitap Önerileri Kanalının iletişim bilgileri Instagram E-posta [email protected] burcak The author didnt add any Information to his profile yet John Steinbeck'in Fareler ve İnsanlar , Kaliforniya'daki iki göçmen tarım işçisinin hikayesini anlatıyor. Roman, rüyaların doğası, güç ve zayıflık arasındaki ilişki ve insan ile doğa arasındaki çatışma gibi temaları keşfederek, Büyük Buhran dönemi Amerikan yaşamının zorlayıcı ve genellikle karanlık bir portresini çiziyor. Rüyaların Doğası George ve Lennie bir rüyayı paylaşıyorlar kendi topraklarına sahip olmak ve onların "fattadan uzakta" yaşamalarına izin vermek. Bu rüya, roman boyunca George ve Lennie ve diğer çiftlik işçileri arasındaki konuşmalarda tekrar tekrar ortaya çıkıyor. Ancak bu rüyanın önemi, hangi karakterin onu tartıştığına bağlı olarak değişir. Masum Lennie için rüya somut bir plandır. O ve George'un bir gün bol yonca ve tavşan içeren kendi çiftliklerine sahip olacağına gerçekten inanıyor. Lennie ne zaman korksa ya da endişelense George'dan kendisine çiftlik ve tavşanlardan bahsetmesini ister. George'un hayali çiftlik konforunu anlattığını duymak ve Lennie'ye güven vermek. Çiftlik planının bir sır olması gerekiyordu, ancak Lennie, Crooks'la bir konuşma sırasında yanlışlıkla ağzından çıkmasına izin verdi. Crooks rüyayı hemen reddeder. Lennie'ye insanların her zaman toprak almak ya da cennete gitmek hakkında büyük açıklamalar yaptığını, ancak "[n]kimse asla cennete gidemez ve kimsenin toprak alamadığını. Sadece kafalarında olduğunu" söyler. Crooks için hayal kurmanın bir anlamı yok—rüyalar teselli sunmuyor çünkü o onların gerçekleşmeyeceklerinden emin. George'un rüyayla başka bir ilişkisi daha var. Romanların çoğu için çiftlik rüyasının gerçek olacağına gerçekten inanıp inanmadığı, yoksa sadece Lennie'yi mutlu etmek ve zaman geçirmek için mi bahsettiği belirsizdir. Ancak hikayenin sonunda, George için rüyanın asla potansiyel bir gerçek olmadığı ortaya çıkıyor. George, Lennie'yi vurduğu ana kadar ona bir gün sahip olacakları çiftliği anlatıyor. O anda George, Lennie'nin çiftliği asla göremeyeceğini biliyor, ancak yine de Lennie'yi sakin tutmak için rüyayı kullanıyor; Lennie ise bir gün George'un anlattığı çiftlikte tavşanlara bakacağına gerçekten inanıyor. Bu an, George'un rüya konusundaki şüpheciliği ile Lennie'nin rüya hakkındaki masum umutları arasındaki çatışmayı mükemmel bir şekilde sembolize ediyor. Güç ve Zayıflık Of Mice and Men'in zorlu dünyasında şiddet hiçbir zaman uzak değildir ve en önemli temalardan biri güç ve zayıflık arasındaki huzursuz ilişkidir. Tema, çoğu karakterin davranışında kendini gösterir. Fiziksel olarak küçücük bir adam olan Curley, çiftlikteki otorite konumunu, diğerleri üzerindeki egemenliğini savunmak için kullanır. Curley'nin karısı, fiziksel olarak ondan daha zayıf olmasına rağmen, Crooks'u ırkçı hakaretler ve şiddetli tehditlerle susturur. Ve çiftlik ellerinden biri olan Carlson, kendisi de yaşlanan bir tamirci olan Candy'nin sahibi olduğu yaşlı köpeği vurur. Güç ve zayıflık teması, kendisi hem güçlü hem de zayıf olan Lennie'nin karakterinde en belirgindir. Fiziksel olarak Lennie, çiftlikteki açık ara en güçlü adam. Bununla birlikte, tavrı nazik ve genellikle korkuludur - diğer erkeklerle savaşmak istemez - ve onu George'a bağımlı bırakan zihinsel bir engeli vardır. Güç ve zayıflık arasındaki bu gerilim, narin nesnelere ve küçük yaratıklara hayran olan Lennie'nin hayvanlarla etkileşime girmesiyle vurgulanır. Roman başladığında, George ve Lennie yolun kenarında oturuyorlar ve Lennie ölü bir fareyi okşuyor yumuşak malzemeleri hissetmeyi seviyor. Daha sonra Lennie, çiftlik işçilerinden birinden bir köpek yavrusu alır. Küçük yaratığa bayılır ama yanlışlıkla onu çok kuvvetli bir şekilde okşayarak öldürür. Lennie, saçlarını okşarken Curley'nin karısının boynunu kırdığında bu durum -daha ciddi sonuçlarla- tekrarlanır. Lennie kendi gücünü anlayamadığı için fiziksel olarak daha zayıf varlıkları öldürür köpek yavrusu ve Curley'nin karısı. Bu hatalar sonunda Lennie'nin kendi ölümüne yol açar, çünkü George onu Curley'nin öfkeli mafyasından korumak için onu vurur. Steinbeck'in Fareler ve İnsanlar kitabının köpek yiyen ya da daha doğrusu insan ezen dünyasında, zihinsel ve duygusal dayanıklılık biçimindeki güç esastır ve zayıflar hayatta kalamaz. İnsana Karşı Doğa Roman, "altın renkli yamaçların kıvrılarak dağlara yükseldiği" ve ılık suyun "güneş ışığında sarı kumların üzerinde parıldadığı" cennet gibi bir nehir kıyısını anlatan bir pasajla başlar. Ancak insanlar sahneye girdiğinde, pasajın tonu değişir "erkekler tarafından dövülen" bir yol ve "birçok ateşin yaptığı bir kül yığını" vardır. Bu erken pasaj, roman boyunca ortaya çıkan doğal ve insan dünyaları arasındaki belirsiz ve potansiyel olarak zararlı ilişkiyi gösterir. Of Mice and Men'deki karakterler bir çiftlikte çalışıyor - insanların doğal dünyayı kontrol etmelerinin en temel örneklerinden biri. Lennie ve George'un toprak sahibi olma arzusu bu temayı yeniden pekiştiriyor; başarı ve tatmin imajları, doğa üzerinde hakimiyet kurmayı içerir. Bununla birlikte, insan ve doğa arasındaki ilişki, bu örneklerin önerebileceği kadar net değildir. Bazen, Lennie'nin köpek yavrusunu öldürmesi gibi, insanlar farkında olmadan doğayı yok eder. Diğer durumlarda, insanlar , Carlson'ın Candy'nin ıstırabından kurtulmak için yaşlı köpeğini vurması gibi, ahlaki açıdan belirsiz hatta belki doğal nedenlerle doğayı yok eder. Lennie, insan dünyasının birçok sosyal yapısından büyük ölçüde habersiz göründüğü için, doğal dünyanın bazı yönlerini yansıtır. Nihayetinde, insan ve doğal dünya arasındaki çizgiyi en çok bulanıklaştıran an, Lennie'nin George'un elindeki ölümüdür. Sahne, George'un Lennie'yi kendi koruması için "onu sefaletinden kurtarmak için" öldürmesinin doğal olup olmadığını veya öldürmenin bir toplumsal müdahale eylemi olup olmadığını düşünmemizi istiyor. Romandan çıkan sonuç, insan toplumu ile doğa -ve fareler ile insanlar arasındaki- ayrımın belki de o kadar da büyük olmadığını gösteriyor.

fareler ve insanlar karakter analizi